Biraz Senden Meftun, Biraz Benden Meftun

11 Görüntüleme
2 Dak. Okuma

“Semaya bakmanın on faydası var.” der İmam-ı Gazâlî hazretleri;

Üzüntüyü giderir, vesveseyi azaltır, evham korkusunu giderir, Allah’ı hatırlatır, kalbinde Allah’a saygıyı yeşertir, olumsuz fikirleri siler, sevda hastalığına fayda verir, birbirini sevenlere ünsiyet verir, müstahak olanları teselli eder. “O sema ki dua edenlerin kıblesidir.” der…

Hepimiz zaman zaman hüzünleniyoruz, dertleniyoruz ve adeta bu dünya hepimiz için zindan olabiliyor. Şöyle semaya bakıp yıldızları, ayı, güneşi seyredip şöyle diyebiliriz:

“Allah’ım! Yeryüzü zindanının tavanı bu kadar güzelse kim bilir cennetinin tavanı nasıldır? Rabbim nasip et bize…”

Hepimiz zorluklardan şikâyet ediyoruz öyle değil mi? Katlanamıyoruz, dayanamıyoruz. Bazen çok ağır geliyor imtihanlar; nasıl baş edeceğimizi, kimden yardım alacağımızı dahi bilemiyoruz. Ama şöyle ki, bize rehber olan Kur’an kıssalarına baktığımızda hep ortak noktayı anlatıyor. Bütün peygamberler bizlerden daha çok ve ağır imtihanlara tutulmuşlardır. Verdiği mesaj şu aslında:

“Zorluğun içinde olduğun duruma değil, zorluğun sonuna bak.” Bu zorluğun seni nereye taşıyacağına bak. Bu zorlukların seni nasıl makama, nasıl güzelliklere hazırladığına bak.

O ateş ki İbrahim’e güllük gülistanlık geldi, öyle değil mi?
O kuyu ki Yusuf’a saray oldu, öyle değil mi?
O öyle balık ki Yunus’a selamet oldu, öyle değil mi?
Biliyoruz ki Allah imtihan eder, asla ihmal etmez. Bir yerde ağlatırsa diğer yerde mutlaka güldürür.

Bazen de konular öyle bir yere geliyor ki; ekmek parası, geçim derdi, yarının kaygısı işte… Sabahları erkenden kalkıp aynı yollara düşmek, akşam eve yorgun dönmek. “Bu mu yani?” diye sormak kendine. Cevap gelmez.

Ama başını kaldırıp senin bir sahibinin olduğunu bilmek; O’nun dünyadaki güzelliklerini izlemek, sevmek, fark ettiğin en büyük nimet…

Her derdin reçetesi yok maalesef. Her yaranın ilacı bulunmuyor maalesef. Çözüm diye aradığımız şeyler sadece sabretmek, geçmesini beklemek ve bardağı taşırmadan taşımayı öğrenmek…

İşte diyorum ki: Biraz senden, biraz benden. Nereden geldiğini, nereye gideceğini unutmadan. Akıl nimeti baştan gitmeden, bedenini omuzlar yüklenmeden, boş, ıssız, karanlık bir kabre girmeden bize gösterileni yapalım. İnan bana, bazen sadece bu kadarı da yetiyor. Vesselam.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version