Cin Mikrop Olabilir mi?

132 Görüntüleme
10 Dak. Okuma

Câhiliye devrinde özel cinciler, özel cinlere ve şeytanlara sahip olduklarını dile getirirlerdi. Bilinmeyen âlemden haber getiren, metafizik âlemle irtibat kuran bir özellikle donatıldıklarını, yani gayb bilgisine sahip olduklarını iddia ederlerdi. Kolaylıkla insanları ikna etme kabiliyetine sahip kişilerdi. Cinciler, üfürükçüler, büyücüler, muskacılar, falcılar, kâhinler, medyumlar, astrologlar ve benzeri tüm yapılar, insanoğlunun gaybı öğrenme merakından dolayı türemiştir. O nedenle gayba dair her şey istismara açık bir konudur.

Kendine ait gerçekleri bilmek ve anlamak yerine, hakikatlerden uzaklaşma eğilimi göstermeyi insan tabiatı sever. Onun yerine biri düşünsün, onun yerine biri okusun, üflesin ve yaşamını sihirli bir değnek ile o düzeltsin. “Cin” kelimesi ve korku, mitolojik destekle, insanları kıskacı altında tutmaktadır. Günümüzde insanlar Allah’ın korumasına sığınmak yerine, cincilerin ve üfürükçülerin yalan yanlış muskalarında şifa arar oldu. Allah’a inanıp iman etmiş Müslümanların “cincilere” itibar etmeleri çok ilginç bir konudur.

Üfürükçülüğü vb. geçim kaynağı haline getiren kişilerin, iletişim halinde olduklarını iddia ettikleri “cinler” bu alemde bulunmamaktadır. İnsanları müşteri haline getiren “şarlatan”, “yalancı” ve “sahtekâr” kişiler tarafından sahnelenen (cinlerin bu dünyaya gelmesi, insanları rahatsız etmesi, insanla görüşmesi) insanoğlu üzerine oynanan en büyük oyundur. Açıkça cinlerle görüştüğünü iddia eden kişi, Kur’an ve sünneti kendi menfaati için kullanan ve bu iki kaynağın emirlerini görmezden gelendir.

“De ki: (Gerek görünen varlık olan şeytanlaşmış) insanlardan ve (gerekse) görünmeyen varlık (olup da) insanların sadırlarında/göğüslerinde (sürekli) onlara (kötü düşünceler) fısıldayan sinsi ayartıcının (insanın nefsine kodlanmış takvâ programına değil de, fucûr yazılımına uygun hareket etmesini isteyen, işi gücü gizli gizli vesvese vermek olan, ama hakikati/Kur’ân’ın ilkelerini duyunca sinen ve susan çok iyi gizlenmiş şeytânî sesin) şerrinden (bitip tükenmek bilmeyen tuzaklarından, hile ve desiselerinden, süslü yalanlarından, yanlış yönlendirmelerinden, dürtüklemelerinden ve kışkırtmalarından) insanların Rabbine, insanların Melikine, insanların İlâhına sığınırım.” (Nas Suresi)

İnsanı kandırmaya çalışan, ona ilginç önerilerde bulunan, hezeyanlarını süslü, doğru ve haklı gösteren insanın apaçık düşmanı olan “şeytan”, insanın içindedir. Onu başka bir yerde aramak, insanların gerçekleri değiştirme huyundan kaynaklıdır. İblis hakikatini “cin” kavramıyla süsleyen insan, gerçeklerin üstünü örtmektedir. Şeytan “her insanın kendi göğsündedir.” Şeytanın varlığı, insanın onunla imtihan edilme sırrıdır. İblis ve şeytanlaşmış insanların vesilesiyle insan, İslâm’a göre cenneti hak edecektir.

Arapçada “cin” teriminin “ateşten yaratılan, akıl ve sorumluluk sahibi olan ve insanlar gibi imtihan edilen varlık”, “melek”, “görünmeyen”, “yabancı”, “gözle görülmeyen küçük varlık”, “mikrop/virüs/bakteri”, “ilk defa görüldüğünde insanı şaşırtan canlı” ve “çok hızlı hareket eden” gibi anlamlara sahiptir. “Cenin” de anne karnında görünmez ama varlığı bilinir; “cenin” olarak. “Cünûn (akıl hastalığı/delilik)” ile “cinnet” kavramları da böyledir. Görünmeyen ama varlıkları bilinen birçok varlık türü nedeniyle çeşitli problemler, insanların bedenlerine ve davranışlarına yansır.

“Cin” kavramına “ateşten yaratılmış ve başka âlemde imtihan edilen akıllı ve sorumluluk sahibi varlıklar” manası verilirse de, gerçek anlamını yitirebilir ve Kur’an’ın kast etmediği bir sonuç ortaya çıkabilir. Allah’ın mesajının doğru anlaşılması güçleşir. Şarlatanların insanları aldatmaları kolaylaşır. Tüm benliğinizle Allah’a teslim olun, O’ndan geldiğinize ve tekrar O’na döneceğinize kalben iman etmenin idrakine varın. O’nunla sağlıklı bir ilişki veya yakınlık kurun. “Cin” teriminin gerçek manasını çok iyi bilin, anlayın ve tanıyın. Evrensel doğruların peşinden gidin. Zihninizdeki şüpheleri gidermek için çabalayın. İyi ve olumlu düşünün, huzurlu olmayı talep edin, şeytanlaşmış insi ve cinni insanlardan, düşüncelerden uzaklaşın.

“Cinlerden” ve “cincilerden sizi iyileştirmesini beklemeyin. Helal ve temiz gıda tercih edin. Kin ve nefretten arının. Net/yorumsuz düşünce ve davranışlarla kendinize destek verin. Şeytanın vesveselerinden uzak durmak için tüm olayları, davranış ve düşünceleri iyi düşünün, iyiye yorun. Gerçeklerle yüzleşme cesareti gösterin. Yoksa kendinizi zehirler ve ruhunuzu kirletirsiniz. Sağlıklı düşünme, zekâ ve muhakeme yeteneğinizi sürekli aktif olarak kullanmayı deneyin. Kendi kul hakkınıza, akıl nimetinin değerini görmezden gelerek girmeyin.

“Cin” kavramını tek bir manaya göre değil de, çok geniş bir perspektife göre değerlendirin. Yanlış görüşleri tercih etmeyin. Hatada ısrar etmeyin. Cinlerin insanlara musallat olması söz konusu olamaz. Bunlar câhiliye zihniyetinin ürünü, çarpık düşüncelerdir. Bunu iyi kavrayın.

Câhiliye döneminde insanlara musallat olan, onlarla evlenen, insanın üzerine çöken, insanları boğan, uçurumdan aşağı atan ve öldüren cinlere inanılırdı. Günümüzde cinlerin semadan bilgi çaldığına, falcılara, kâhinlere verdiğine, cinlerin hayvan suretine girdiğine, özellikle yılan olarak insanlara göründüklerine inanan insan sayısı bir hayli fazladır. Din ve kişisel gelişim kisvesiyle insanları sömüren şarlatanlar yüzünden insanlar cinlerden korkmakta ve ruhsal problemler yaşamaktadırlar. İnsanın zihnine problemi atan ve düzelten kişinin aynı kişi olması dikkat çeken bir detaydır.

Sonuç olarak insanlar zihinlerinden cin üretmekte, “halüsinasyonlar görmekte”. Rüzgârın etkisi, kapı gıcırtısı gibi tüm olayların arka planında cinlerin olduğunu hayal eden ve vehimlerle dolu bir yaşam… Bu hezeyanları dinleyen birtakım insanlar, “halüsinasyonları/sanrıları” cinlerin varlığına delil olarak göstermekte, cinlerin bu dünyaya gelebilecekleri yalanına zannî şeyleri kanıt olarak göstermektedirler.

“Sana cin girmiş, sana cin musallat olmuş, onu ben çıkartırım, benim cinlerim var, şu kadar paranı alırım, seni o cinden ancak ben kurtarırım, o cini ben yakarım” diyerek ağlarına düşürdükleri insanları kandırmakta ve her anlamda onları sömürmektedirler. Hurafeleri “hadis” olarak anlatan, cinleri yanlış tanıtan, âyetleri tek bir bakış açısıyla yorumlayan, yanlış anlamlar yükleyen ve eksik, hatalı bilgileri din diye millete anlatanlar da, bütün bunları fırsat bilerek insanları sömüren cincilerde bu gidişattan sorumludur. Hesap günü büyük bir vebalden asla kurtulamayacaklardır. Uydurulmuş yalanlar, gerçeğin üzerini örter. İslâm dininin de doğru anlaşılmasını güçleştirir.

Sağlam bir muhakeme ışığında sorunları göz önüne sermek ve eleştirel aklı devreye sokmak bu konuyla ilgili ilk adım olabilir. İnsanlar değişime açık olmadıkları zaman gelişemezler. Gelişemeyince de hurafeler gerçeklerin yerini alır.

“Ateşten yaratılmış, başka bir âlemin şartlarına özgü koşullarda imtihan edilen, akıl ve sorumluluk sahibi cinler” vardır. Kendi ırkları, dilleri, renkleri, peygamberleri ve kutsal kitapları vardır. İnsanların yaşadığı bu dünyaya gelebilmeleri kesinlikle mümkün değildir. Allah her varlığın varlık alanını kendine özel kılmıştır.

“Cin” kelimesine doğru ve yerinde anlam vermek gerekmektedir. “Ateşten yaratılan akıl ve sorumluluk sahibi varlık, melek, görünmeyen, yabancı, usta, uzman, mikrop/virüs/bakteri” gibi çok çeşitli anlamlar verebiliriz. İslâm dini, insanoğlunun evrensel bilgi kaynağıdır ve bu kaynağı kirletenler tüm insanoğlunu kirletmiş olur.

Hz. Peygamber’in tebliğini dinleyen “cinler”, Mekke’ye yabancı olan kişiler olarak tanıtılıyor. Şehre dışarıdan gelen, Mekkelilere göre onlar cindir, yabancıdır, misafir ve turisttir. Doğru bir üslup ile Arap dilinin inceliklerine vakıf olan kişilerin bilgi aktarması çok önemlidir.

Cinlerin insanlara musallat olabileceğine inananlar, bir de bunu bir bünyeye, bir yapıya giren yabancı anlamıyla değerlendirsinler.

“Cin” Mikrop Olabilir mi?

“Gözle görülmeyen çok küçük canlı, mikrop, virüs, bakteri vs.” Hz. Eyyûb (a.s.), eziyet, bitkinlik ve hissetmesine neden olan hastalığını Allah’a arz ederken, kendisine “şeytanın” ona dokunduğunu kast ettiği hastalanmasına neden olan (şeytan) “mikroptur.” Hz. Peygamber (s.a.v.), “cinin/şeytanın” çöplüklerde ve pis yerlerde yaşadığını ve temizlik konusunda inananları uyarmıştır.

Esnerken ağzın kapatılması gerektiğinden kasıt, havada uçuşan ve hastalıklara neden olan virüs ve bakterilerdir. Artan yemeklerin ağzının kapatılmasını, aksi halde içine “cinin/şeytanın” gireceğinden kast edilen zararlı mikroplardır. Hz. Süleyman’ın (a.s.) çalıştırdığı “cinler” ise işini profesyonel yapan, maharetli, işinde usta kimseler, yani başka beldelerden çalışmak için gelen yabancı ustalar ve uzmanlardır. “Başka bir âlemde imtihan edilen cinler” gibi tek bir anlam verilirse, bu doğru anlamı gölgeleyebilir.

Arapçadaki “cin” kelimesi çok anlamlıdır. Bu konuda Kur’an ve sünnete bütüncül yaklaşmak önemlidir. Doğru sonuçlara ulaşmak için akl-ı selim hareket edilmeli ve insanlara “cinler” hakkında doğru ve güvenilir dini bilgiler verilmelidir. Câhiliye zihniyetinden gelen uyduruk bilgilerle meselelere yaklaşılmaya devam edilirse, bu durum hiçbir doğru sonuca ulaştırmaz.

İmam Şâfiî; “Her kim bir cin gördüğünü yahut cinlerle görüştüğünü söylerse yalan söylemiştir; yalan söyleme suçuyla cezalandırılır” diyerek insanları uyarmıştır.

“Cinleri ancak peygamberler görebilir ve son Peygamber Hz. Muhammed’den sonra cinleri gördüğünü iddia edenler doğru söylememektedir. Cinci ve üfürükçülere asla itibar etmeyin.” (Prof. Dr. İlyas Çelebi)

Can, isim ve sıfat olarak kullanılmıştır:

  • İsim: İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık; can kuşu, ruh
  • İsim: İnsan varlığı, özü
  • İsim: Canlı olma durumu
  • İsim: Kişi
  • İsim: İnsanın duygularını taşıyan iç âlemi
  • İsim: Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi
  • Sıfat: Sevgi ve yakınlık duygusu ile kendisine bağlanılan

Prof. Dr. Ahmet Emin Seyhan, farklı bir bakış açısıyla bakmanın dünyaya özgürce düşünme imkânı sunduğunu vurgular. Diğer insanların zihniniz üzerinde olumsuz şekilde etki kurmasına asla müsaade etmeyin. Zihninizi sürekli iyi yönde besleyin.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Danışman
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version