Doğru Olanı mı Seçeceksiniz, Yoksa Kolay Olanı mı?

107 Görüntüleme
6 Dak. Okuma

“Bir kadın olarak, bir anne olarak, bir insan olarak… Son yıllarda tanık olduğumuz boşanmalar artık sadece birer ayrılık değil; vicdanın, sorumluluğun ve insanlığın sınandığı birer hikâye haline geldi.”

Son yıllarda fazlasıyla boşanmalara tanık oluyoruz. Ekonomik zorlukların nedeni ve etkisiyle erkeklerin çoğu hatalara düşmekte ve aile bireylerine bağlanmak yerine dış etkenlere yönelmekte. Başka kollarda kendi iç savaşını sonlandırmaya çalışan, kendisine iyi gününde, kötü gününde destek olan eşlerini hiçe sayanlarda var. Sorunlar artık aile içinde eşler arasında değil, üçüncü, dördüncü ve hatta beşinci şahıslarla çözülmeye çalışılmakta. Bu da evlilik birliğini temelinden sarsmaktadır. İhanetler, evliliklerin en acı verici olanı ve maalesef kırılma noktasıdır. Fakat aldatıldığı halde evlilik birliğine devam eden pek çok kadın vardır. Evliliği asıl bitiren şey, üslup ve davranışlardır. Beklenen sonu yaklaştıran bu davranışlara aile içi psikolojik şiddet ve şiddetin diğer unsurları da eklenince bitişler normalleşiyor. Ve sonunda erkek, eş olmaktan çıktığı gibi baba olduğunu da hemen unutma çabasına giriyor. “Kadın, yalnız bırakıldığında, sadece çocuklarına değil; vicdanı, merhameti ve insanlığı da tek başına taşımak zorunda kalıyor.” Kadına çocukları tek başına doğurmuş ve bakmakla yükümlü olduğu düşüncesi manipüle edilerek kendi hayatına tertemiz bir sayfa açıyor.

Birkaç röportajda beylerin “Ben yıllarca baktım, bundan sonra bakamam” dediğine şahit oldum. Hatta sırf bu sorumluluğu paylaşmamak için diğer hemcinslerine evliliğin kötü olduğunu, nikah kıymamaları gerektiğini söyleyenlere de şahit olmuşluğumuz var. Kültür ve ahlaki değerlerimizin günden güne kaybolduğu dünyada, bu değerleri hiçe sayanları görmek ve duymak artık şaşırtıcı değil elbette. Dış dünyada çorabından, iç çamaşırına kadar pahalı markalar giyen beyefendiler var. Dışardan bakınca öyle görünüyor; Kibar, yardımsever, tam bir beyefendiler. Maskesinin ardında gizlediklerini bilseniz inanmazsınız. Planlar yaparlar, etrafta zenginim diye hava atarlar. Boşanmaya ittiği kadına hiçbir şey talep etmemesi için manipüle edip, çocukların yüküyle öylece ortada bırakırlar. Sonra ne mi olur? On gün ev dışında olsa bir kere çocukları aklına gelmeyen, elinden tutup bir kez parka götürmeyen, eline bir oyuncak alıp çocuğunu güldürmeyen adamlar; bir anda dünyanın en iyi babası olur.

Bir kadın olarak ve bir anne olarak çok üzgünüm. Bu düşünce tarzına sahip insanların isterdim ki çocuk sahibi olmasınlar; genleri dünyayı kirletmesin. Boşanmak ve bu tip insanlardan kurtulmak bir kadını asla üzmemeli. Fakat sorumluluğun paylaşılması gerektiği konusunda keskin çizgilere sahip olunmalı. Devletimizin mahkemelerinde boşanma sırasında birçok yaşanmışlık ispat edilemese de müşterek çocukların korunması yönünde kararlar alınıyor. Haklısınız, bu devirde çiftler ayrıldığında iki ev ve sorumluluk tek kişiye ağır gelebilir. Unutulmaması gerek şeyi unutmayın yeterli. Siz baba evinden sadece eşinizin elini tutarak çıktınız. Yanında çocuklarınız yoktu.

Beyler kadını ve çocukları yük olarak görüp üstünüzden atmaya çalışmak yerine, birlik olup bu durumda sorumlulukları nasıl paylaşacağınızı konuşmanız gerekiyor. Kimse sizden bir ömür bakım istemiyor ya da sorumluluk beklemiyor. Bana göre müşterek çocuklarınızın bakımı ve sorumluluğu için üzerinize düşeni zaten yapmaya mecbursunuz. Taşın altına elinizi koymadan önce vicdanınıza koyarsanız yolunuz aydınlanır. “Allah katında kadın bir emanettir. Emanete ihanet eden, sadece bir insanı değil, kendi vicdanını da yaralar. Boşanmak helaldir ama sevimsizdir; çünkü bir yuvanın dağılması, sadece iki kişinin değil, bir toplumun kalbinde çatlak bırakır”. Bunları maneviyat derecesinde düşünerek ve sıradan insanlar yerine aklı başında, maneviyatı yüksek insanlardan akıl alsanız zaten birçok evlilik mutlu yuvalara dönüşürdü.

“Bu yazıyı okuyan her birey, ister kadın ister erkek olsun, bir şeyi hatırlamalı: Sorumluluk sadece mahkeme kararıyla değil, vicdanla başlar. Doğru olanı seçmek, kolay olandan daha zordur. Ama vicdanın sesi, her zaman en doğru rehberdir.”

Peki Şimdi Ne Yapmalı?

Anlaşamıyorsanız bir arada, hatta bir kahve içerken konuşup birlikte sağlıklı şekilde karar almak her iki taraf için en güzelidir. Varsa çocuklarınızın ihtiyaçları, sahip olunan evin paylaşımı, anneye destek olarak onun da eve katkıda bulunması için bir iş bulunması… Bütün bu konularda birlikte hareket edildiğinde, ortada çocukları için dost kalabilmiş ve onların sağlıklı bireyler olarak büyümesini izleyen anneler babalar olursunuz.

“Bir çocuk, annesinin gözyaşlarını sessizce izlerken büyür. Babasının sesini duymadan geçen her gün, onun kalbinde bir boşluk bırakır. Bu boşluk, oyuncakla değil, sevgiyle dolabilir. O yüzden boşanmak, sadece eşler arasında değil; çocukların geleceği için de vicdanla yapılmalı.”

Bu paragraf, Sunay Akın’ın “Çocuk ve Hüzün” şiiri ile Gönül Dağı dizisinde geçen sahnelerden ilhamla kaleme alınmıştır.

Aksi olduğunda hangisini saymalıyım bilmiyorum:

– Kadının çaresiz kalıp ilk yanlış erkekle tekrar evlenmesini mi?

– Kendi öz çocuklarını istemeyen bir babanın çocuklar üzerinde ne kadar travmalara, yaralara neden oluşunu mu?

– Üvey anne ya da baba ile büyümek zorunda kalan ve belki de kötü kalplisine denk gelip annesi için minik yüreğinde acı biriktirenleri mi?

Aslında çok fazla anlatmama gerek yok. Zaten evlerimizde, elimizde, masamızda bize örnekler gösteren teknoloji sayesinde her şey ayan beyan ortada.

Son Söz

Asıl sorulması gereken soru şu: “Şimdi doğru olanı mı yapacaksınız, yoksa kolay olanı mı?”

Artık mesele boşanmak değil, nasıl boşanıldığıdır. Vicdanla, sorumlulukla ve çocukların geleceğini düşünerek hareket etmek, hem birey hem toplum olarak doğru olanı seçmektir. Kolay olanı değil, doğru olanı seçmek cesaret ister. Ama bu cesaret, bir çocuğun gözyaşını silmeye, bir annenin yükünü hafifletmeye ve bir babanın vicdanını onarmaya yeter.

Sevgili sen, yol ayrımındasın belki sadece bil isterim. Rızkı veren Allah, sabrı veren Allah, derdi veren Allah. Yaşadığın her ne varsa tevekkül et, sonunda bunları unutturup güldürecek olan da Allah’tır. Elhamdülillah.

Sevgi ve huzurla kal…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version