Gönlümün en ince yerine dokundu sevgili özlemin; görünmeyen, duyulmayan, bilinmeyen ama acısını en derinden hissettiren o özlem. Hasretin insana ağır gelen bir yük olduğunu şimdi anlıyorum; omuzlarımı sızlatan, içimi yakan bir ağırlık bu.
Bazen bir rüzgâr eser, hatıraların onunla birlikte gelir ve gözlerime düşer. Bazen de kömür gözlerini sonsuz bir denizi izler gibi izleyip dalarım güneşin ufkuna; ne zaman gece çöker, gün ağırlaşır, aklıma ilk sen gelirsin, gözlerin.
Özlemin büyük dalları her yere uzanan bir sarmaşık gibi beni sarar; her köşeye, her anıma nüfuz eder. Özlem insana günleri saymayı, saniyeleri duymayı, saatleri dinlemeyi öğretirmiş; yokluğunda bunları öğrendim sevgili.
Ah sevgili, ah sensiz ligin kaçıncı gününü işleyeyim takvime? Ne zaman uzaklara dalsam, özlemin gözlerine kavuşur; gözlerin doğuyor gecelerime ve o ışıkla yüreğim ısınır. Yar, özlemin bana bir tür dua oldu; her nefeste adını içime çekiyorum.
Ne zaman başımı dayasam yastığa, yokluğun soğuk bir su gibi çarpıyor yüzüme; ama seni düşünmek en yumuşak yastık gibi başımı koyduğum huzur. Hasretime rağmen umutluyum; belki bir gün gelirsin sevgili, beklerim çünkü her hasretin sonunda vuslat vardır.
Yar, senin adını düşündüğümde kalbimin ritmi değişir; ne kadar yüzen bir deniz gibi bitmek bilmeyen özlemin olsa da, seni beklemek içimde büyüyen bir inanç. Bazen düşünüyorum, belki de özlemek bir sınavdır; ne kadar zaman geçerse geçsin, ne olursa olsun özlemin dinmiyor.
Sen yanımda olmasan da elimi tutamasan da hep kalıyorsun bende; çünkü sen benim en çok beklediğim, en çok istediğim yarımsın. Hasretin çoğaldıkça sevgim büyüyor; işte o gün, bütün hasretler bir damla gözyaşında eriyip gidecek.
Çünkü her hasretin sonunda mutluluk var; sen benim kavuşmaya en değerli bekleyişimsin.