Hekzagonal Düşler

24 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Sabah gözlerinizi açtığınızda küre biçiminde bir odada uyandığınızı hayal edin. Odanın şeklini önce yadırgasanız da, yapay aydınlatmalar ve verdiği ferahlık hissi buna daha çabuk alışmanızı sağlamış olsun.

İçeride her şey steril. Genel olarak beyaz ve gri tonlarda bir oda… Yatağınız, siz kalktığınızda bir anda duvara girip kayboluveriyor.

İçinizden “Burası nasıl bir yer?” diye geçirirken, odanın hekzagonal, yani altıgen parçalarından biri yana doğru, tıpkı bir kapı gibi açılıyor.

İnsana benzeyen sentetik bir robotun, elindeki tepsiyle “Günaydın, umarım geceniz güzel geçmiştir.” diyerek içeri girdiğini düşünün.

Robotun hareketleri o kadar yumuşak ve sahici ki, bir an için onun insan olabileceğini varsayıyorsunuz… Ama öyle değil. Bu tamamen yapay zekâyla donatılmış bir makine sadece.

Siz de ilk tepki olarak “Günaydın!” diye cevap veriyorsunuz. Ama o anda anlıyorsunuz ki, ne dün geceyi hatırlıyor ne de buraya nasıl geldiğinizi ya da buranın neresi olduğunu bilmiyorsunuz.

Robot, elindeki kahvaltı tepsisini duvara birleşik, sanatsal bir tasarım ürünü masa üzerine bıraktıktan sonra,

“Dilerseniz pencereyi açabilirim. Bu saatte manzara çok güzeldir.” desin.

Başınızı merakla ‘evet’ anlamında salladığınızda, robot duvardaki bir panele dokunur.

Kürenin altıgen pencereleri dışa doğru, tıpkı bir ayçiçeği gibi açılmaya başlar. Meraklı bir insanın yüzü artık yerini, hayranlık dolu bir ifadeye bırakmıştır.

Açık ve simsiyah bir gökyüzünde, Dünya’mız tıpkı bir dolunay gibi parlıyor. Yere baktığınızda, binlerce altıgen kürenin bal peteği gibi dizildiği gri, kumlu bir toprak zeminin alabildiğine uzandığını görüyorsunuz.

Havada bir o yana, bir bu yana giden irili ufaklı uzay araçları…

Evet, Ay’dasınız…

İşte bütün bunları hayal ettiğinizi düşünün…

Ve şimdi günümüze dönüp hep birlikte “Tüm bunlar ne güzel hayallerdi.” diye iç geçirelim.

Ama dostlarım, bu artık uzak bir geleceğin hayali değil. Sizlere her geçen gün adım adım inşa edilen gerçek bir projeden bahsediyorum.

Sizlere anlattığım o araçların hepsi zaten yapıldı. Artık sıra bunları Ay’a yerleştirmekte…

Tahminim o ki, on yıl içinde insanlar tatil planı yaparken “Acaba bu yazı Ay’da mı geçirsek, hayatım?” gibi konuşmalara şahit olacaklar.

Belki şimdilik tüm bunlar size bir rüya gibi geliyor olabilir. Ama hayatın kendisi zaten bir rüya ve onu gerçeğe çevirmek de bizim süper gücümüz değil mi? İspat için insanoğlunun binlerce yıldır başardıklarına bakmanız yeterlidir.

Bu kaçınılmaz bir gelecek. Ülke olarak bundan geri kalamayız, dostlar.

Yediden yetmişe, bizi bekleyen güzel bir geleceği inşa etmek için yılmadan, usanmadan çalışmaya devam etmeliyiz…

Sonra bir gün başka bir gezegende uyanıyorsunuz…

Zemin ve gökyüzü alabildiğine kızıldır. Kim bilir? 😊

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version