İstemeyi bilmek insanın en doğal hakkıdır; fakat çoğu insan istemeyi zayıflık ve acizlik olarak düşünür. Bu nedenle insanlardan istemeye çekinir, Allah’a karşı kendini doğru cümlelerle ifade edemez. Oysa alma verme dengesi bozuk bir terazi gibi insan kendini bozuk hissediyorsa, ilişki biçimini gözden geçirmeye ihtiyacı var demektir.
Şimdi ilk adımı atalım ve yeni bir şeyler deneye deneye ilişkilerimizde ustalaşalım. Sorun ne ise doğru tespit edelim. Sorunun tanımı net olsun, kısa olsun, en önemlisi doğru olsun. Sorunlarınızı tam ve doğru tanımladıktan sonra, sorun ne ise at gitsin, bırak gitsin…
Nasıl? Yaşamınızda hastalık, iflas, ayrılma vb. yokmuş gibi davranın. İyi olanı çoğaltın, şimdiki zamana çekin. Kendi aklınızı her şeyin iyi olacağına inandırın. İnanmadığın bir şeyi meydana getiremezsin. İnanç cümleleri bulun: “Nefes almak büyük bir nimet.”, “Yürüyebiliyorum.” vb.
Sonuç olarak endişeli olmayı bırak, Allah’a güven. Endişe net bir istektir. Sürekli endişe, olmayacak bir şeyi çağırmak anlamına gelir. Niyetini yazdığında, o niyet için bütün evren harekete geçer; tesadüfen yeni biriyle tanışabilirsiniz, o kişi vasıtasıyla istediğin şey senin olabilir. Dilekler bir gün mutlaka olacağı için tutulur.
Para isteği, iyi bir evlilik, güzel bir toplum olacak mı? Kendin için ne istiyorsun? Kendi yaşamında neler gerçekleşmeli? Düşün ve içtenlikle bunları cevapla.
Benim çocukluk hikayem nedir? Her gün koruyucu meleğim defterime not yazardım. Sabırla olmasını beklerdim. İsteklerim olmamaktan, ben de yazmaktan asla vazgeçmedik. Öğretmenlerin sorduğu soruları bilmek istiyorum. “Yazgı” adlı mağazadaki elbiseyi istiyorum. Ayakkabı, karpuz, “Allah ne verdiyse ben onları yazarak istiyorum.”
En sonunda olmayacak bir şeyi istemeye karar verdim. İlkokul mezunuydum. Feodal düzene karşı gelmek için veya erkeğin üstünlüğü fikrine karşı yazacaktım. Yazar olacaktım. Kitap kapağını tasarladım, ismimi yazdım. Ama nasıl olacak? İmla kurallarını tam olarak bilmiyorum. Disleksim var. Okulda başarılı değilim. Sınavları geçemediğim için açıktan okumam gerekiyor. Abilerime karşı kadın olmanın verdiği suçluluk duygusu taşıma eğilimini (erkek çocuk takıntısı) giderecektim. Yazacaktım…
Deneye deneye birkaç satır yazmaya başladım. Herkes beni tanımalı, dinlemeli, eğitimci-yazar olarak. Kendime yazdığım not… Beş tane yayınlanmış kitabı, sahnede seminerler veren, öğretmen, tv programcısı, kişisel gelişim danışmanı, koç…
Siz de düşünün: Beş altı yaşlarından itibaren neler istediniz, olmadı veya oldu? Para, zenginlik, başarı ve sağlık… İsteklerim yerine geldi. Tam da istediğim gibi. Çocukluk anılarından gelen isteklerimi yetişkinlikte saçma sapan bulmadım. Hep o içimdeki çocuk amatör bir ruhla isteklerini her zaman not etti. Dilemeyi, istemeyi asla ihmal etmedi.
O çocuk büyüyünce yetişkinlerin dünyasında kendisiyle gururlanmak için bir şeyler yapmak ister. Fakat düzenin kurucusuna notlar yazmayı büyüyünce gülünç bulur. O büyüdükçe, her şeyi gözünde büyüttükçe her şey zor olur, yaşamında direnç oluşturur. Kendini diğeriyle kıyaslar. Kendi elindekilerin diğerinde bulunandan daha kötü olduğunu düşünür. Endişe… Stres ve isteklerinden şüphe.
Başarılı kişiler asla kendilerinden ve arzularından şüphe duymazlar. “Arzu ve isteklerim benim en doğal hakkım.”, “Düşündüğüm her şey oldu.” Asla şüphe yok, olumlu bir odak noktası bul; bu iş tamam.
Kendini dikkatli incele. Küçük isteklerini yaz. Fazla ehemmiyet vermediğiniz (küçük) şeylerde korku az olur. “Ben sevilen ve beğenilen bir insanım.” Buna inanın ve bu cümlenin sizin için doğruluğuna içten inanın. İnanmak başarmanın yarısıdır.
Akıl mantıklı açıklama ister. “İsteme olmaz.” der. “Sen yeterli değilsin.” O nedenle iyi şeyler olacağına dair aklımızı ikna etmemiz gerekir. Akıl sadece öğrenir ve anladığını bilir. Akla göre dünya standartlarına uymayan bir düşünceyi gerçekleştirmek asla mümkün değildir. Mucizelere inanmaz. Fakat biz aklımızı genişletebiliriz.
Dikkat etmeniz gereken tek şey: küçük istekler. Küçük isteklerimiz büyür büyür kocaman olur. Vazgeçmeden ve ısrarla aklımıza, “Gör bak, kaç senedir yazıyorum.” derseniz akıl buna inanır ve yeniden senin için daha iyi yollar bulur.
“Yapamazsın.” eski inancından “Çalışırsam yapabilirim.”, “Henüz başaramadım.” “Henüz…” dikkat ederseniz. İsteklerin için çalışırsan oldu bil. Doğru ve istikrarlı bir şekilde çalışmanın ve istemenin sonucunda akıl durulur, berraklaşır. Büyük büyük şeyler isteyerek kendi aklını ürkütme.
“Amacım yazmak. İyi yazıp yazmamak önemli değil. Önce küçük denemeler ve tecrübe elde etmek istiyorum.” Bir şeyi istemek yerine, ben bir şey olmayı tercih ediyorum. “Ben yazarım.”, “Ben zenginim.”, “İyi bir anne olmaya hazırım.”, “Mutlu olmak istiyorum.” İstemek, istemek, istemek… “Ben mutluyum.”, “Doğru eşin benim için mevcut olduğunu ve şimdi benimle olmaya evet dediğini biliyorum.”, “Aşkı kabul etmeye istekliyim ve hazırım.”
Unutmayın, korktuğunuz şeyleri yaşamınıza çekersiniz. Hasta olmaktan korkarsan hasta olursun. Tüm olumsuzlukları çağırırsın. “Ben sağlıklıyım.” Aklınıza net ve basit emirler verin. Hastalıklarla değil, sağlıklı olmakla aklınız meşgul olsun.
“İşim var.”, “Mutlu bir ilişkim var.”, “İhtiyacım olan her şeye sahibim.” İsteklerinizi yazın. Arzu, net bir tanım ve olacağına dair inanç. İsteyin, isteyin, isteyin…

