Ksenon Farlara Yakından Bakmak

42 Görüntüleme
6 Dak. Okuma

Bir temkinsiz yoldayız hep
Bir şarkı mı mırıldansak?
Bir yokluk ki azımsanmaz
Geçmez yalnızlık sarılsak da
Yarınlar var, yürünür belki hiç dağılmazsak
(Gazapizm & Melike Şahin)

Volkan, odasında sakince çalışmaya devam ediyorken arada sırada kapısından geçerken kendisine yeni arabası için iyi dileklerde bulunanlara cevap veriyordu. Bu arada yine iyi dileklerde bulunan bir arkadaşının arkasından Şahin yüzünde bıyık altı bir gülümseme ile teklifsiz karşı koltuğa çöktü ve bir süre sessizce bekledi. Baktı ki Volkan kendisine laf atmıyor, o zaman kendisi konuya girmeye karar verdi:

“Yeni araba almışsın!”

“Allah Allah, nereden çıkardın? Şaka yapıyorum, evet, sonunda aldık, çok şükür!”

“Bu konulardan anladığımı biliyorsun, neden gelip bana hiç sormadın?”

“Sorsaydım bu arabayı aldırır mıydın?”

“Aldırmazdım tabii!”

Volkan yine bir sessizliğe gömüldü. Şahin yine dayanamayıp konuya devam etti:

“Neden” diye sormayacak mısın?”

“Yani sonunda aynı marka ve model arabaya sahip olduğumuz için söyleyeceklerin pek mantıklı gelmeyecek gibi!”

“Aynı araba görünebilir ama ben aynı paraya bir de motosiklet aldım!”

“Tamam, o zaman, sen benden daha karlı çıktın! Bunu mu duymak istiyorsun?”

“Zaten o kesin de, senin bu hatayı niye yaptığını anlamaya çalışıyorum!”

“Bu konuyu konuşmadan geçemeyeceğiz, değil mi?”

“Yok, sanırım gerekirse akşama kadar burada kalabilirim!”

“Eh, madem kurtuluş yok, sor bakalım aklına takılanları?”

“Bir kere neden en üst paketi aldın?”

“İstediğim güvenlik tedbirlerinin hepsi bir tek onda vardı çünkü!”

“Güvenlik tedbiri derken?”

“Çarpışma önleyici, şerit takip sistemi, sürücü uyarı sitemi, belki levha okuma… Sen bunları benden daha iyi biliyorsun zaten, bana niye saydırıyorsun?”

“Belki sayarken bunların ne kadar gereksiz olduğunu anlarsın diye!”

“Niye gereksiz olsun? Yani böyle bir teknoloji varsa ve beni bir kazadan koruyacaksa ve ben bunu alacak güçteysem ne diye almayayım? Sonuçta tek başıma da kullanmayacağım ki, hem eşim de kullanacak, hem de sonuçta çocuğumuzu da taşıyoruz!”

“Yani? Ben de çocuğumu taşıyorum ama bebek oto koltuğu bile almadım!”

“Evet, benim aklım da hep o konuya takılıyor bazen! Gerçekten almadın mı? Yani çocuğun güvenliğini geçtim, ceza yemekten de mi korkmuyorsun?”

“Hepsi boş işler! Gerçekten o koltuğun çocuğu koruduğuna bir tek senin gibi kaskosuz yola çıkmayanlar inanır!”

“Gerçekten hiç kasko yaptırmıyor musun?”

“Zorunlu olmasam trafik sigortası da yaptırmam! Senin bu kadar korumacı olmanı bir türlü anlamıyorum!”

“Asıl ben senin bu kadar riske girmene inanamıyorum!”

“Bir şeyler kazanmak istiyorsan illa riske girmen lazım! Sonuçta bak neredeyse aynı bölgede aynı evlerde oturuyoruz ama ben senden kaç kat daha ucuza oturuyorum?”

“Bak şimdi, yaş tahtaya bastın işte! Sen daha temeli atılmadan üç senede bitecek diye aldığın ve altı sene sonra girdiğin eve ben aldıktan bir ay sonra taşındım! Senin altı yıl boyunca kiranın yanında ödediğin krediyi göz önüne alırsak zarar ettiğimi söyleyemem… Ki ettiğim zarar varsa bile senin girdiğin streslere girmektense daha iyidir…”

“Hep boş laf… Yok, kazaymış, kaskoymuş, garantiymiş… Şu kardeşinin ne kadar deli kullandığını biliyorsun, söyle bakalım beni tanıdığın on yıldır kaç kaza yaptım?”

“Ucuz atlattıklarını da sayıyor muyuz?”

“Saymıyoruz tabii ki!”

“Sıfır mı o zaman?”

“Sıfır tabii!”

“Yani bu, bu akşam kaza yapmayacağın anlamına gelmiyor!”

“Geliyor aslında! Hatta bu akşam seninle beraber çıkacağız ve seni motosikletimle geçeceğim!”

“Aman geçme, ben sana yol veririm!”

“Olmaz, iyi düşündüm! Akşama senden önce senden ucuza aldığım evime varacağım! Bu arada aklıma geldi, ksenon farlar yasak değil miydi?”

“Sence yasaklı farlar fabrikadan çıkar mı? Bunlar uygun ayarlanmış ksenon farlar ya da bi-ksenon sanırım! E bu kadar yeter mi, “hayırlı olsun” diyor musun?”

“Sen bu paraya bu arabayı aldıysan sana ancak “geçmiş olsun!” denir” diyen Şahin odadan ayrıldı.

Akşamın olmasını zor bekleyen Şahin, mesai bitimi ile beraber otoparka koşup motosikletini Volkan’ın arabasının yanına çekti. Sonrasında da Volkan’ın tüm ısrarlarına ve vaatlerine rağmen vazgeçmedi.

Yarım saatlik yollarının ilk yirmi dakikasında da Volkan’ın kah yavaşlayarak kah hızlanarak Şahin’den kurtulma çabası yeterli olmadıysa da tam otobandan çıkmak üzerelerken bir anlık dikkatsizliği ile Şahin kendisini Volkan’ın arabasının önüne yerde sürüklenirken buldu. Sonunda durduğunda arabanın ksenon farları ile göz göze kalmışlardı. Bir süre bu sakinlik ortamında bütün sabah, hatta bütün ömrü boyunca konuştuğu büyük laflarla yüz yüze aklına geldi. Hareketsiz kalakaldı. O an bütün dünya durdu sanki. Evet, bu andan sonra hayatı aynı olmayacaktı. Bu temkinsiz yollara artık böyle rahat çıkamayacaktı. Bir an belki de yarınlarının olmadığını hissetti. Yani eğer dağılmadıysa vardı ama… Ölüm eğer böyle bu değilse tabii… Keşke bu ana büyülü bir şarkı eşlik etseydi…

Volkan’ın koşup yanına gelmesiyle bu efsunlu an bozuldu. Bir şeyinin olmadığını teyit eden Volkan konuşmaya başladı:

“İyi ki arabanın çarpışma önleyicisi varmış yoksa ben duramayabilirdim. Ayrıca bir şeyin yoksa artık gel motosikletini kaldıralım. Bunu Kenan Sofuoğlu’nun oğlu Zayn bile bilir!”

İçinden “motosiklet ile ilgili bildiği tek şey gene güvenlik ile ilgili, bu adam güvenliğe takmış diye” diye geçirdiyse de dışından söyleyemedi. Hatta onun yerine yine kendine söylendi: “Bu bir işaret mi yoksa? Yarınların var olmasını istiyorsan artık sen de biraz güvenliği kafaya taksan mı?”

Ve yavaşça yerinden doğrulmaya başladı…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version