Mış Gibi Dünya’dan Bugünün Mucizesine, Farklı Hissetme Şekillerine Dair

35 Görüntüleme
4 Dak. Okuma

“Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter, güvenme malına bir kıvılcım yeter!” demiş eskiler. Şu an kullanılmıyor olmasının yanı sıra anlamı bile unutulmuş hatta. Eski püskü, üstü karalı bir halde öylece duruyor. Neyin garantisi var ki şu dünyada?

İşte asıl hata ne biliyor musun? Mış gibi yapmak… Garantisi olmayan bir dünya için nasıl mış gibi yapıyoruz? Nasıl yaşıyoruz? İşte önemli sorular bunlar. Hiçbir şeyin garantisi yok ey dost bu dünyada! Bir sonraki adımın, günün ve her şeyin.

Bir anda bugüne kadar hep aydınlığa bakan gözlerine bir bakmışsın, karanlık çökmüş. Dün koşabildiğin dizlerin bugün suskunluğa bürünmüş, kalkmıyor yerinden. Tutan ellerinse iflah olmuyor bir bakmışsın.

İşte o zaman dünyanın mış gibisine aldanma dost, sakın. Görebildiğin gözüne şükür et. Bugün de doğan güneşi görmüş olabilmenin huzurunu yaşa. Güneşin o muazzam parlaklığı kirpiklerine değerken, tam o anda şükür et sen. Güneş her yeni günde aynı yerden doğup güne yine aynı yerden elveda diyorsa, her zaman bir umut olduğunu unutmadan yaşa.

Dizlerin bugün koşarken şükür et. “Dizlerimin bağı çözüldü bugün.” derken ve yorulduğunu hissettiğin her mucizevi an için, ellerin yazmaktan yorulduğunda şükür et. Ovala ellerini, sev sonra biraz. Önce kendini sev ama usulca… Kırmadan, narince, en sevecen halinle.

Sana çok önemli bir sır vereyim mi? En büyük kötülüğü bir insan kendine yapabilir ancak; acımasızca, sorgusuzca. İnsan, karşısındaki ona bir kötülük yaptığında onu hayatından pekâlâ çıkartabilme şansını kendine sunabilir. Peki ya o insan kendine kötülük yapıyorsa? İşte orada kendini de bir o kadar bırakamama durumu olur. Bu da sancılı süreçleri beraberinde getirir.

Düşünsene, sabah, akşam, mutluluğunda, üzüntünde hep o var yanında ve sürekli içinde; konuşuyor, kemiriyor içini itinayla her fırsatta. Üzüntünü kamçılarken belki mutlu ruh durumunu da bir o kadar içten içe yiyip bitirebiliyor aniden. Sonra sende değişik hissedişler, bir anlamsızlık hâli.

Bir de şimdi olumluyu düşünsene; daha bir değerli bakıyorsun kendine ve doğan güneş tüm parlaklığıyla gözlerini kamaştırıyor, usulca kirpiklerine değiyor. Sağlıklısın, gözlerini yeni bir güne açmışsın ve mutlusun; kafana bir şey takmadığın, farklı bakabildiğin için.

Peki, yeri gelmişken sana kritik ve kilit bir soru: Nasıl farklı bakabilirsin? Nasıl farklı anlamlandırabilirsin içinde yaşadığın bu uçsuz bucaksız dünyayı? Nasıl farklı hissedebilirsin, hissettirebilirsin kendine? Ve en önemlisi bu, neyi nasıl değiştirir? Burası çok işine yarayabilir.

Açıklıyorum: 5D diye bir kavram gerçekliğimiz var bizim. Bu bizim beşli D’li mucizevi formülümüz. Durum1, Duygu, Düşünce, Davranış ve Durum2 kavramlarından meydana gelir. Hayatta bizim elimizde, kontrolümüzde olmayan çok olay ile karşılaşırız ve onlara karşı bir yargımız ve duygumuz oluşur. Bu da o olay hakkında ne düşüneceğimizi belirler.

Fakat bir yerden sonra belki etki edemeyeceğimiz durumları dahi değiştirmeye çalışırız. Bu da zaman içerisinde yoran bir süreç olmaya başlar. Aslında olaylara bizim şahsi anlamda yüklediğimiz anlam ve düşündüklerimiz, o olayın gözümüzdeki değerini belirler. İşin sonunda sancılı süreçler de oluşabilir.

O zaman yukarıda da bahsettiğimiz gibi farklı bakabilmenin önemini kavramaya başlarsın. Şöyle ki: İlk önce etki edemeyeceğin durum özelinde duygunu değiştirmeye çalışırsın. Duygun değiştiğinde zaten düşüncenin de oraya doğru evrildiğini yaşayarak deneyimlersin.

İlk durum karşısında duygu ve düşünce kısmı da hallolduktan sonra davranışların da pekâlâ değişmeye başlar. Son aşamada, bu sefer gözündeki o durumun algılanış biçimi değişmiş olur. Böylece sen aslında yeni ve kabul edilebilir bir durum inşasını sağlarsın. İşte o zaman farklı bakabilmenin basamaklarını tam anlamıyla tamamlamış olursun.

Dün göremediğin güzelliği, hissedemediğin sevgini, belki kendine olan bugüne kadar fark etmediğin hissiyatını, huşu içinde şükretmeyi ve şükretmenin kazandırdığı maneviyatı belki de…

İşte bir şeylerin tadı kaçmadan, kendini severken, bugün şu an bu yazıyı yazarken, farklı bakabilmenin keşfine varmışken, güneşin doğuşuna tanıklık ederken, yürüyüp koşabiliyorsan ve bu duyguları hissedebiliyorsan sonsuz şükürle…

Kendini sevmeyi ve her daim farklı bakabilmeyi unutma. 🙂

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar & Şair
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version