Öğrenme Stilleri

19 Görüntüleme
5 Dak. Okuma

Öğrenme Stilleri Gerçekten Var mı? Bilim neler söylüyor?

Kendi hayatımda ve ilköğretim çağındaki çocuğumla da alakalı yaşadığım bazı problemler özelinde eğitim anlamında farkındalık sağlayacak bir yazı kaleme almak istedim.

Eğitim dünyasında “öğrenme stilleri” kavramını duymayan neredeyse yoktur. Öğrencilerin kimi görsel, kimi işitsel, kimi ise kinestetik öğrenir. Peki gerçekten öyle mi? Öğrenme verimini artırmak için öğrencilerin stillerine göre ders anlatmak işe yarıyor mu?

Bu yazıda öğrenme stilleri kavramının ne olduğuna, bilimsel araştırmaların bu konuyu nasıl değerlendirdiğine ve neden birçok uzman tarafından bir nöromit olarak kabul edildiğine bakacağız.

Öğrenme Stilleri Nedir?

Öğrenme stilleri, öğrencilerin öğrenme materyalinin sunulma biçimine dair farklı tercihlere sahip olduğu fikrine dayanır. Bu anlayışa göre görsel öğrenciler resimler, grafikler ve şekillerle daha iyi öğrenir, işitsel öğrenciler anlatım ve tartışmalarla daha iyi öğrenir, kinestetik öğrenciler hareket, dokunma ve nesne manipülasyonuyla daha iyi öğrenir.

Bu yaklaşımın temel varsayımı, öğrenme materyalini öğrencinin tercih ettiği şekilde sunmanın öğrenmeyi artıracağıdır. Kulağa mantıklı geliyor, değil mi? Peki bilim ne diyor? Bilim Öğrenme Stillerini Destekliyor mu?

Öğrenme stilleri fikri yıllardır popüler olmasına rağmen bilimsel araştırmalar bu alanda şaşırtıcı derecede azdır. Yapılan çalışmaların çoğu, öğrenme stillerinin etkisini test etmek için şu yaklaşımı kullanır:

  1. Öğrencilerin öğrenme stilleri belirlenir.
  2. Aynı materyal, öğrencilerin yarısına tercih ettikleri, yarısına tercih etmedikleri şekilde sunulur.
  3. Eğer eşleme hipotezi doğruysa, tercih edilen modalitede öğrenenlerin daha yüksek performans göstermesi gerekir.

Ancak sonuçlar oldukça nettir:

Çalışmaların büyük çoğunluğu öğrenme stilleri ile performans arasında hiçbir ilişki bulamamıştır. 2020’de yapılan geniş kapsamlı bir çalışmada, 10–11 yaşlarındaki 125 öğrenci hem işitsel hem görsel anlatımla test edildi. Ardından kendi öğrenme stillerini belirleyen bir envanter doldurdular.

Beklenen sonuç şu olurdu: Öğrenciler, kendi tercih ettikleri öğrenme kanalında daha iyi performans göstermeliydi. Ancak araştırma hiçbir ilişki olmadığını ortaya koydu.

Neden Öğrenme Stilleri Yaklaşımı Sorunludur?

Bu güçlü kanıt eksikliğine rağmen öğrenme stilleri hâlâ okullarda yaygın şekilde kullanılmaktadır. Araştırmalar öğretmenlerin büyük çoğunluğunun öğrenme stillerine inandığını gösteriyor. Peki bu yaklaşım neden bazı durumlarda hatalı olabilir?

Örneğin, öğrencileri etiketlemek kendilik algısını sınırlayabilir. Bir çocuğa “sen görsel öğrenensin” dediğinizde, o çocuk diğer öğrenme türlerini denemekten kaçınabilir, kendini sınırlayabilir ya da zayıf olduğu alanlardan uzak durabilir. Bazen zaman ve para kaybı olabilirÖğrenme stillerini ölçen testler ve buna göre hazırlanmış materyaller pahalı olabilir, zaman alır, ancak öğrenme sonuçlarını geliştirdiği kanıtlanmamıştır. Araştırmacılar bu nedenle şu sonuca varıyor: “Öğrencilerin öğrenme stilini belirlemeye çalışmak, öğretmenlerin zaman ve kaynak kaybetmesine yol açıyor.”

Peki Dersler Nasıl Sunulmalı?

Benim fikrim içeriğe göre. Materyalin nasıl sunulacağı, öğrencinin tercihinden çok içeriğin doğasına bağlı olmalıdır. Bazı bilgiler doğal olarak tek bir modaliteye bağlıdır (örneğin bir hayvanın çıkardığı sesi öğrenmek işitseldir). Ancak çoğu bilgi, öğrendiğimiz şekilden bağımsız olarak anlamı üzerinden hatırlanır. Bu nedenle öğretim, öğrencinin “ne” olduğuna göre değil, içeriğin gerektirdiğine göre planlanmalıdır.

Multimodal (Çok Duyulu) Öğretim Ne Diyor?

Yeni araştırmalar, materyali birden çok modalitede sunmanın tüm öğrenciler için faydalı olabileceğini gösteriyor. Bu yaklaşım öğrenme stillerine benzese de temel fark şudur:

  • Öğrenciyi “tek bir stile” hapsetmez.
  • Aynı içeriği birden fazla duyusal kanaldan sunarak herkes için öğrenmeyi güçlendirir.

Bu hem beyinin çalışma biçimine uygundur hem de öğrencilerin esnek öğrenme yolları kullanmasını sağlar.

Öğrenme stillerini tamamen reddetmeli miyiz?

Tamamen reddetmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum çünkü insanlar öğrenme tercihlerini tutarlı şekilde bildirebiliyor, çocuklar farklı görev türlerinde farklı yetenekler gösterebiliyor. Ancak hâlihazırda yapılan araştırmalar, öğrenme tercihleri ile öğrenme performansı arasında bir ilişkiden söz edilemeyeceğini net şekilde ortaya koyuyor.

Sonuç olarak Öğrenme Stilleri Bir Nöromittir

Bilimsel kanıtlar ışığında öğrenme stillerine göre ders anlatmanın öğrenmeyi artırdığına dair güçlü bir kanıt yoktur. Hatta bu yaklaşım, öğrenmeyi kolay gösteren yanlış bir varsayıma dayanıyor olabilir. Gerçek öğrenme, zorlandığımızda ve düşündüğümüzde gerçekleşir.
Bu nedenle öğrenme stilleri, eğitim dünyasındaki en yaygın nöromitlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Toparlayacak olursak;

Eğitimde kişiselleştirme elbette önemlidir. Ancak kişiselleştirme, bilimsel temelli yöntemlerle, çoklu duyusal materyaller kullanarak, gürültüyü azaltarak, dikkat dağıtıcıları sınırlandırarak ve öğrenme sürecini aktif tutarak yapılırsa daha fazla fayda sağlayacaktır.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Profesyonel Koç
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version