“Neden sana kavuşmanın bir adı da ayrılık, hesap ver!”
Yıldız Kenter’in okuduğu bir şiirde denk geldim bu mısraya.
Kimin şiirinden bu mısra, inan bilmiyorum sevgilim.
Bunu bilmiyor oluşum kesinlikle saygısızlık.
Yaklaşık dört kilometre yürüdüm bu mısrayı düşünerek.
Doğru diyor şair.
Gittiğinden beri sana daha yakın olduğumu hissettim, daha çok hasretliğin kokan mısraları yazarken.
Geceleri yamalı asfaltlarda yürüyorum sana gelmek için.
Oysa ki az evvel yemek masasında beraber oturuyorduk.
Saat 21:26
Geceleri pencerenin önünde oturuyor musun hâlâ?
Ay’ın şavkı vuruyor mu omuzlarına?
Konuşuyor musun hâlâ Ay ile?
Beni anlatıyor musun ya da o benden bahsediyor mu?
Kokunu özlediğimi, parmak izlerine dokunduğumu, saç telini cüzdanımda taşıdığımı, kitaplar arasında sakladığım mektuplarını anlatıyor mu?
Anlatıyor mu, ezanlar okunurken sana dua ettiğimi?
Bulutları hâlâ bir şeylere benzetmeye çalıştığımı anlatıyor mu?
Benim pencere önü fesleğenim.
Pencere Önü Fesleğenim
Yazar
Yorum yapılmamış