Prebiyotik, Probiyotik ve Sinbiyotik: Nedir, Ne Değildir? – 1

19 Görüntüleme
5 Dak. Okuma

Prebiyotik, probiyotik ve simbiyotik modern alan sözcükleridir. Hayatımıza mikropların insan sağlığı üstündeki etkilerini tanımlamak için girmiştir. 1990 yıllarında, mikropların insan sindirim sistemi üzerinde olumlu etkisinden ilk defa bahseden bilim insanı Eli Metchnikoff’tur. Bilim insanı Eli’nin bu tanımı üzerine birçok tanım ortaya atılmış ve üzerlerine çalışmalar yapılmıştır.

İlk kelime “probiyotik” Yunancadan gelmektedir ve hayat için anlamı taşımaktadır. Kelimenin tam karşılığı ise canlı, hasta etmeyen mikroplar ve konak üstündeki yararlı etkileri. Probiyotik kelimesi ilk olarak 1954 yılında Ferdinand Vergin tarafından “Probiotika” olarak öne sürülüyor. Bu kelimeyi mikropların ve antibiyotiklerin bağırsak mikro florasına zararlı etkilerini araştırırken buluyor. Probiyotik için ilk terim ortaya çıktıktan sonra çeşitli bilim insanları araştırmalar yapıp daha net bir tanı koymak için çalışmışlardır. Probiyotik için en son tanım 2002 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Besin ve Tarım organizasyonu (FAO) tarafından “Probiyotikler, yeteri miktarda verildiğinde konağa sağlıklı etkileri olan canlı mikroorganizmalardır. Pazarlama yoluyla kullanılan en popüler probiyotikler; laktik asit üreten bakterilerdir (Lactobacilli ve Bifidobakteri) ve genel olarak fermente edilmiş süt ürünlerine eklenir ya da dondurularak kurutulmuş formlarda bulunabilir.

Probiyotikler

İnsan mikroflorası yaşam boyu kendini düzenler ve bu düzenleme insanın beslenme biçimi, yaşam tarzı ve genom yapısına bağlıdır. Ayrıca, ilaç tüketimi de bağırsakları etkiler. Normal şartlarda bağırsak mikroflorası yetişkinlik döneminde değişmezken yaşlandıkça değişiklikler olduğu kaydedilmiştir. Bu değişiklikler bifidobakteri ve bakterioidetler/Firmicutes oranının 60 yaş üzerinde düştüğü kaydedilmiştir. Son yıllarda probiyotikler üzerinde yapılan çalışmalar daha çok insan sağlığını geliştirmek ve bağırsak sorunlarını engellemek üzerine yoğunlaşmıştır.

Son yıllarda probiyotikler üzerine çok fazla çalışma yapılmış, özellikle probiyotik seçimi ve kişisel suş karakterleri, potansiyel kullanımı ve insan üzerinde yararlı etkileri üzerine. Probiyotiklerin asıl avantajı organizmada yaşayan mikro floranın, insan vücudunun düzgün çalışması için gerekli olan patojenler ve bakteriler arasında bir denge sağlayacak şekilde geliştirilmesidir. Probiyotiklerin bilinen bazı yararları şunlardır;

  • Konak antimikrobiyal tedavi gördükten sonra yerel mikro florayı yenilemek
  • Bağırsak bölgesindeki fırsatçı patojenlere karşı bağışıklığın sağlanması
  • Birkaç patojenik bakteri suşunun büyümesini etkili bir şekilde engellemek
  • Besin zehirlenmesini engellemek
  • Besin alerjisi, pamukçuk ve diş çürüklerine karşı olumlu etkisi
  • Sindirim sistemini geliştirmek

Probiyotiklerin genel insan sağlığı üzerinde bir besin olarak tüketildiğinde çok fazla insan sağlığına yararı olduğu görülmüştür. Bunların başında; bağışıklık güçlendirici, bağırsak düzenleyici, kanser önleyici ve serum kolesterol düşürücü oluşudur. Bunların dışında yeterli sayıda kanıt olmasa da probiyotiklerin, akut ishalli hastalıklarda, antibiyotiğe bağlı ishalin bastırılması ve laktoz metabolizmasının artırılması konusunda desteklenmektedir.

Probiyotik ve Enfeksiyonel/Antibiyotikler İshal

Probiyotikler, ishale neden olan çeşitli durumlarda bağırsak sağlığını korumak için yer almaktadır. Bu görevler; bağırsak mikrobiyomunu düzenlemek, yüksek immünolojik etki, patojenik mikroplara karşı savaş ve toksinlerin vücuttan atılması.

Probiyotik ve Laktoz İntoleransı

Laktoz intoleransı kalıtsal bir hastalıktır ve vücudun laktozu yapı taşlarına ayıramamasından dolayı kaynaklanır. Ayrılmamış laktoz molekülü bağırsakta ishal, gaz ve ağrı olarak vücutta tepki gösterir. Bu alanda geleneksel yoğurt yapımında kullanılan probiyotikler ve probiyotik içeren süt tüketimi vücudun gösterdiği semptomları azalttığı görülmüştür.

Probiyotik ve Ağız Sağlığı

Ağız çeşitli mikropların yaşam alanıdır. Tüketilen çeşitli probiyotikler diş çürüklerine ve diş eti çekilmesine engel olabilir. Lactobacillus ve bifidobacterium ağız sağlığı için en çok kullanılan iki probiyotiktir.

Bağırsak ve Sindirim Hastalıkları

İnflamatuar bağırsak hastalığı uzun süreli ve kişinin bağırsak mikroflorası arasındaki sağlıksız ilişkiden kaynaklanır. Bu hastalıkta probiyotik kullanımı bağırsak florasının düzenlenmesinde büyük bir pozitif etki göstermiş ve gaz şikayetlerini azaltmıştır. Bu hastalığın dışında bazı çalışmalarda crohn hastalığı, ülseratif kolit gibi bağırsak kökenli hastalıkların tedavisinde probiyotik kullanımın olumlu etkileri ortaya konulmuştur. Ancak bu alanlarda daha detaylı ve probiyotik suşlarının tür ve karakteristik yapılarına dayalı çalışmalar gerekmektedir.

Probiyotik ve Yağ Metabolizması ve Kalp Hastalıkları

Kolesterol vücuttaki biyokimyasal süreçler için önemli bir öncüdür ve steroid kökenli hormonların düzenlenmesinde büyük bir rol oynar. Bunların dışında vücutta aşırı miktarda kolesterol bulunması kan damarlarının tıkanması, kalp krizi ya da inmeye sebep olabilir. Yapılan bazı çalışmalara göre probiyotiklerin vücuttaki total kolesterol, LDL, kolesterol ve trigliserit seviyelerini önemli ölçüde düşürdüğü gözlemlenmiştir.

Probiyotik ve Karaciğer Hastalıkları

Probiyotikler yapılan çalışmalar sonucu hepatit hastalıklarına karşı olumlu etki gösterdiği gözlemlenmiştir. Bir çalışmada Hepatit C ve B hastalarında kullanılan probiyotik interferon seviyelerini iyileştirdiği gözlenmiştir. Başka bir karaciğer hastalığı olan alkolden bağımsız karaciğer yağlanması için kesin bir probiyotik etkisi görülmemiştir, bu alanda daha fazla çalışma yapılması önerilmektedir.

Probiyotik kullanımın önemli yararları olduğu bir gerçek olmakla birlikte hekiminiz ve diyetisyeninize danışmadan ihtiyacınıza özel suş ve türler belirlenmeden probiyotik kullanımı olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Diyetisyen
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version