Şifa ve Çakra

63 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

“Andolsun, biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.” (İsra 70)

Kur’an’da daha nice ayetler vardır; insanoğlunu tasvir eden, insanın gücünü ve enerjisini yücelten. Öyleyse neden kendini fark etmezsin?

Kapı kapı şifa ararsın… Doktorda, alternatif tıpta, otta, çöpte, arkadaşta, dostta… Kanser hastası olan biri dahi tedaviye inanarak ve güvenerek başladığında daha etkili sonuçlar görür. Yüzmeyi bilmeyen biri, onu kurtaracak birinin olduğunu düşündüğünde cesaretlenir. Çoğu kez yüzdüğünü dahi görebilirsin. Onu yüzdüren ve cesaretlendiren nedir? İnanıp güvenmesi.

Yeni yürümeye başlayan bir bebek, ebeveyni onu tuttuğunda adımlar atar; fark etmeden bıraktığında adımlarına devam eder. Ne zaman ebeveynin onu tutmadığını fark ettiğinde ise yürüyemez, yere düşer. Aslında başaranların çoğunun sağlam inancı olduğundan, hedeflerine ulaşırlar.

“Ben bunun üstesinden gelirim. Hallederim. Benim için kolay.” derken, beyne komut gönderirler. Başaracaklarına dair, beyin kabul eder, beden takip eder… Kendine değersizlik, başarısızlık, eksiklik kodlarsan, beyin bunu böyle algılar.

Sonra “Çakralarım kapalı, karma sınavımı veriyorum, nazar değdi.” gibi söylemlerde bulunurlar. Oysa bedeninin enerjisi senin kalbine ve düşüncene kodlanmıştır. Kimse gelip senin çakralarını tıkamamıştır. Sen kin tutarak kalbini, öfkelenerek ve affetmeyerek midenin, eril ya da dişil dengenin bozulmasına neden olursun. Düşüncelerin ve öfken ile hormonların, yıllarca içinde biriktirdiğin sözlerle boğazını; atamadığın düşüncelerle beynini ve görmek istemediğin olaylar, hisler ve kendinle ilgili bastırdığın duygularla sakral çakranın enerjisini blokajlamışsındır. Sonra “Bana nazar değdi.” dersin.

“Niyeti kötü. Enerjimi mahvetti.” gibi cümlelerle kendine suçlu ararsın. Oysa aura bir enerjidir. Sen enerjini beslersen; inanç, iyi niyet, merhamet ve insanlıkla isteyen kem göz üzerine dikilsin! Aura denilen bir ışıktır. En güçlü ışık, bedeni sarıp sarmalayan enerjisel bir ışıktır. Işık ise karanlığı kırar. Ne kadar güçlü ise o kadar karanlık etkisiz hale gelir. Hani derler ya “Beddua sahibine döner.” diye… İşte o ışık güçlüyse, insandaki enerji duvarlarına çarparak tekrar geldiği yere gönderilir.

Öyleyse şifa mı istiyorsun? Sen Yaradan’ın ruhunun bir parçasısın! Sen gönülden “ol” de, oluversin. Sen doğruluk ve iyilik için niyet et, doğru ve iyi seni buluversin. Sen kalbinden kini, dilinden küfrü, özünden sıkışmış olan öfkeyi azad et ki ruhunun enerjisi yayılsın.

Çakralarını aç. Her gün niyet et, bir önceki günden arınmaya. Her gün affet. Bir çocuğun yüzünde tebessüm ol, bir insanın sözünde şifa, bir yaşlının dilinde dua, bir kedinin, köpeğin, kuşun o günkü rızkı ol. Bak bakalım blokaj kalıyor mu?

Hangi inançta olursan ol; ister şükret, ister teşekkür et, ister secde et, ister doğada meditasyon yap. Manifest ya da hamd… Hepsinin anahtarı aynı kapıyı açıyor: İnanç, iyi niyet ve teslimiyet.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version