Söylemler ve Kaderler

31 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Söz, her varlığın iletişim kanalıdır. Konuşma, ifade etme, kendini anlatma ve nice anlam çağrısı ile çeşitlenen söz, yalnızca basit bir tabir olarak düşünülmemelidir. İnsan, dilinden çıkanın oluşma derecesini bilseydi, söyleyeceği bütün olumsuz sözcükleri toprağa gömer; ardından en kötü durumlara bile yaklaşım şeklinde olumlu bir tavır sergileme zorunda kalırdı.

Ondandır ki eskiler, çocukları uyarırken olumsuz sözcüğü direkt değil de bir kalıba yerleştirip ifade ederdi. Emsal olarak: “Yavrum, dikkat et düşmeyesin, çok oyalanma geç kalmayasın, çok düşünme delirmeyesin.” Gördüğünüz üzere, ifade şekli ne kadar olumsuz görünse de, dilden çıkış tabiri olumsuzluğun yaşanmamasını ister vaziyettedir. Gerçekten öyledir.

İnsan, “Hiçbir şey düzelmeyecek, bundan adam olmaz, kara bahtım, talihsiz kaderim, şanssızlığım” gibi ifadeleri kullanması, bahsettiği bütün olumsuzlukları kendisine çeker. Buna rezonans denir. Çekim gücü yani.

İnsan, sözleriyle evrene olacak şeylerin sinyallerini gönderir. Buna ilmî olarak da yaklaşınca aynı mana ortaya çıkmaktadır. Düşünün, Yüce Mevla’nın “Beni nasıl bilirseniz, ben öyleyim.” düsturundan bile düşünme ve söylem tarzımıza göre şekillenme ve varoluş manası ortaya çıkmaktadır. Kaderiniz önceden yazılmıştır. Ancak yazılan kaderinizi sözlerinizle etkileyebileceğinizi unutmamalısınız. Bilahare, olumlu sözcükler evrenin onu yerine getirmesi için bir mücadeleye giriştiği gibi, olumsuz sözcüklerin meydana gelmesi için de aynı durum söz konusudur.

Çocuğunuza veyahut evladınıza “Senden adam olmaz, bir haltı başaramayacağını biliyordum, sana iş verende kabahat, ne zaman adam olacaksın, bir işi de doğru yap.” tarzında tabirler söylediğiniz her şeyi, merak etmeyin, hakkıyla yerine getirecektir. Bir halt olmayacağını siz söylemiştiniz, bir işi doğru dürüst yapamayacağını yine siz söylemiştiniz. Kâhin filan değilsiniz; çocuğun evreninde, daha genel kapsamla insanın evreninde duyduğuna kulak verme ve ona itaat edip yerine getirme hususu söz konusudur.

İstemediği bir şeyse, o da rezonans; yani olunması için var olan çekim gücü sayesinde, Mevla’nın hikmeti ve kudreti sayesinde, imtihan manasıyla meydana gelmektedir. Bir çocuğa hitap şekliniz de çocuğun duruş ve karakterini meydana getirebilir. Mesela “Seni üçkâğıtçı seni! Vay çakal, eşkıya, mafya, kabadayı, zilli, yırtık.” vb. bunlar ve bunlara benzer sözcükleri ifade etmeniz, emin olun ki o çocuğun karakter oluşumunda çok büyük bir etki yaratacaktır.

Bahsedilen olumsuz sözcüklerin yerine, evlatlarınıza, çocuklara “Beyefendi, hanımefendi, şirin şey, akıllı çocuğum.” vb. hitaplarda bulunmanız, çocuğun karakter oluşumunda çok büyük temaslar oluşturacaktır. Söyledikleriniz kaderinizdir. Sözlerinize dikkat etmedikçe, yaşadığınız olumsuzluklar daha da artacaktır. En kötü ve en zor anda bile “İyiyim, her şey gibi bunu da atlatacağım.” ya da ilahî manadan yaklaşarak “Allah’tan geldik, O’na döneceğiz; her şey geçicidir, buna da şükür.” gibi sözleriniz, o esnada size bir metanet ve sükûnet lütfedecektir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version