2016 yapımı Bryan Singer imzalı Superman Dönüyor filminin bir sahnesinde bu soru masaya yatırılmıştı: Süpermen öldü mü, yoksa yaşıyor mu?
Evet, özellikle sinema dünyasında son yirmi yıldır arada sırada kriz geçirse de hayata döndürülmeye çalışan bir DC karakteri olan Süpermen, bu hafta vizyona giren yeni bir filmle tekrar hayata döndürülmeye çalışılıyor. Uzun zamandır merakla beklediğim James Gun’ın yaratıcı rolünü üstlendiği Superman filmini nihayet dün izledim.
Bu film, yeni bir sinematik evrenin temelini attığı için de ayrı bir öneme sahipti. Eğer film bekleneni verirse, inanın bana DC de tıpkı Marvel gibi en az on yıllık bir plan açıklayacak. Bu yüzden bu türün meraklıları dört gözle iyi bir iş çıkmasını bekliyor. Madem film yayınlandı ve ben de izleyebildiğime göre artık bu beklentiyi karşılayıp karşılamadığı konusunu sizinle paylaşabilirim.
Şunu söylemem gerek; ben James Gun’ın yapmaya çalıştığını anladım ve çok beğendim. O da şu: orijinal çizgi roman havasını koruyarak çağdaş bir sinema filmi yapmak… Adam bunu başarmış. Nihayet DC sesimizi, daha doğrusu yakarışlarımızı dinledi. Sonuçta bu karakter aslında bir çizgi roman kahramanı, öyle değil mi? Yoksa başka nasıl bir adamın pantolonunun üstüne don giymesini normal karşılardık ki? Yani biz onu o hâliyle seviyorduk. Ama bu gerçeklik algısı yaratma çabası tüm hayal dünyamızın tabiri caizse içine etmişti. Giydiği tayttan gocunan süper kahraman film ve dizilerine boğulmuştuk. Ama neyse ki sonunda yapılan hatanın farkına varılmış. Hatta çıkmak üzere olan Marvel’ın Fantastik Four filmi de fragmanlara bakılırsa bu görüşü benimsemiş durumda. Eminim, o da çok güzel bir film olacak.
Superman filmindeki atmosfer inanılmaz. Mekânlarda, kostümlerde, teknolojik aletlerde aynı anda üç kuşağın da izleri doğrudan dikkatinizi çekiyor. Altmışların mobilyalarına oturuyor, aynı anda 2025 yılının cep telefonlarını kullanıyorsunuz. Binalar da aynı durumda. Gökdelenlerin kimi kırkların, kimisi de 2000’lerin mimarisiyle tasarlanmış. Renk cümbüşünden bahsetmiyorum bile. Filmi izlerken arka planda sanki sürekli bir gökkuşağı havası vardı.
Bir de James Gun’ın akıllıca düşündüğü bir faktör var ki, tahminimce bu filmin geniş kitlelere ulaşmasında büyük rol oynayacak. O da Süpermen’in sahip olduğu, pardon emanet baktığı Kripto adlı köpek. Tamamen dijital olarak tasarlanmış bu karakter o kadar gerçekçiydi ki eminim hayran kitlesi Süpermen’den daha fazla olacak. 🙂
Sonuç olarak dostlarım; yönetmen, oyuncular, diğer emeği geçen herkes görünen o ki önümüzdeki on yılın da kapısını açmış durumda.
Galiba sektör artık kararını vermiş: SÜPERMEN YAŞIYOR!