Sürdürülebilir Başarı

17 Görüntüleme
4 Dak. Okuma

Bazı zamanlarda hayatı süsleyen bazı etkenlere ihtiyaç duyarız. Bizi en çok tatmin eden de aslında bu nedenleri kendi içimizde bulmaktır. Varış noktası sabit hiçbir hayal yoktur. Her zaman bir sonraki ve sonra bir sonraki gelir. Kapalı bir kutunun içinde yansıyan aynanın devamı tarzında bir süreklilikle örneklendirilebilir. Ayna bir adımın diğerini de bize gösterirken aslında biraz daha içine dahil olduğumuzda bunun bir sonu olmadığını bize gösterir. Kendimizi nerede görmek istersek orada yansımalarımız çoğalır ve bizden bize karşılık devasa aynalar meydana getirir. “Sürdürmek” deyince aklımıza ne geliyor en çok, biraz da onu detaylandırmak istiyorum. Bir ip olduğunu düşünelim, sonrasında gittikçe o ipi kendimize çektiğimizi de düşünelim. Eğer o ip çektikçe bizi içine alıyorsa ve o ip uzuyorsa bu yolculuk bizim aklımıza “başarıda tatmin nerede başlar” sorusunu anımsatır. Bir başka sorunsal da o ipi çekiyoruz, evet çok iyi ama bizi nereye götürüyor? Bu yollar doğru mu yoksa yanlış mı? Bizim için başarının hayat boyu sürmesi en çok ne anlam ifade ediyor ya da gittiğimiz yerde gerçekten doğru olanı yakalayabildik mi? Sorular sormanın bir konuyu genelden özele indirgeyerek çözmede önemli olduğunu da kanıtlıyor. “Başarı nedir?” diye düşünelim. Başarmak, herkes tarafından farklı algılanan bir bakış açısıdır ya da doyum noktasıdır diyebiliriz. Bu noktaya ulaşıncaya kadar “ben oldum” diyemeyeceğimiz bir devamlı sürecin içinde debeleniyoruz.

Sürdürülebilir başarı aslında tam da bu noktada bizim kafamızda bir kurgu canlandırıyor. Mesela bir insan doğar, bebekliğinde yürümeyi başarır, konuşmayı başarır. Belirli bir yaşa geldiğinde okuma yazma öğrenir, sonrasında bu derslerin başka türlerini görmeye, o konuda kendisini tartmaya başlar. Hangi konuda iyiyse o konuda meslek eğitimi alarak topluma dahil olmaya çalışır. Bu süreçte üniversite dersleriyle uğraşır ve tekrar bir kaosun içinde bulur kendini. Yetmezmiş gibi sonrasında hemen bir iş bulmalıdır. Başarılı olmak bunu gerektirir. Bazı şeyler bu süreçlerin içinde erir. Peki biz bu tatmin seviyesinin içinde kendimizi bulmaya çalıştığımız bu süreçte, hiç kendimizi yetkin hissedemeden bazı noktalarda seyreliyor muyuz? Kendimize çizdiğimiz yollar hep biraz daha içine çekiyor bizleri. Başka bir açıdan daha ele aldığımızda “bizi nereye ve nasıl götürdüğü belli olmayan ipin peşinden gitmemiz” konusu biraz daha aydınlanıyor. Bizim ihtiyacımız olan belki “kelimelerin yanılgısı” da değil. Nereye geldiğimiz şimdimizi tanımlar ve anlam kazandırır. Fakat nasıl geldiğimiz bizim eriştiğimiz her yolda bıraktığımız bir çiçektir. Yolun sonunda bir bahçe ile süslenmiş bir yol bizim eserimizdir. İşte o zaman “tatmin ve bu benim başarım” demenin tadına varırız.

Nereden gelip nereye varacağımız hep sorunsal olarak devam edecektir. Bizler bu süreçlerin mimarı olacağız. En çok tatmin eden de sonuca nasıl vardığımız olmalıdır. Bir şeyler hayatta bir şekilde olacağına varır ve rayına oturur. Önemli olan süreçleri doğru ve içi zengin kılabilmektir. En çok değindiğim, beklentilerin ve hayatın sürdürülebilir başarı çerçevesinde bizi etkilediği sonuçtur. Başarı, yakalayabildiğin anda bizi bırakmamalıdır. Asıl bakış açısı budur. Hiçbir an birbirinin devamı da değildir. Evet, öyle durabilir; hayat bir bütündür ama her dakikamız, her dönemimiz kendine has bir emeğin ürünüdür.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar & Şair
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version