Yargıdan Farkındalığa: Her Şey Benim Yansımam

33 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Yazmaya başladığım yazı çok farklıydı, bir süredir kendi hayatımda bir dönüşüm içerisindeyim ve uyandığım bir şey oldu. Hepsini değiştirerek bu yazıda bunu ele almak istiyorum. Sonuçta bu bizim farkındalık sohbetlerimiz…

Bir süredir yeni bir oluş içerisindeyim. Hayat öyledir ya, kendi akışında hizalandığımız insanlar ve olaylar olur. Güncelde yeni olaylarla, insanlarla hizalanabileceğim bir oluştayım. Bir süre önce bunun kararını vermiştim, aslında zihnen bugüne bir süredir hazırlanıyordum. Ve o gün geldi çattı. Bütün yargılarıma ve bütün tecrübelerime rağmen Dilara olarak yeni bir oluşumun ilk günündeyim. Herkesi gözlemlediğimi zannediyorum; her olayı, her durumu strateji yapabileceğimi düşünüyorum, sürekli zihindeyim. Bir yerde yeni kişi iseniz, ne kadar tecrübeli ya da yetenekli olun, o yerin acemisisinizdir. Buna rağmen kendi içimizde bizimle sürekli konuşan yüksek ego kısmımız var. Oradan sürekli konuşuyorum; olanı beğenmiyorum, daha iyisini yapabileceğime inanıyorum. Kendi yargımdan, kendi penceremden insanları eleştiriyorum ve hiçbirinin bundan haberi yok. Dışarıdan ise, yeni geldiği bu yere uyum sağlamaya çalışan o kişiyim.

İkinci günümde daha farklı kişilerle karşılaşma fırsatım oldu. İletişimlerini gözlemliyorum ve beğenmedim, çünkü olması gereken bu değildi, akması gereken şekil bu değildi. Sonradan kafamda bir şimşek çaktı. Fark etmeye gönüllü olduğum bir yerden uyandım. Hani yaşadığımız her şey bir yansımamızdı? Etrafımızdaki herkes, içinde bulunduğumuz her durum, yaşadığımız her olay, karşılaştığımız her şey bizim yansımamızdı. O zaman bugün burada hizalanan her durum ve her kişi benim yansımam. Bugün onlarla olmayı ben seçtim. Her biri farklı yargılar ve davranışlar ortaya koyuyor. Ve şunu soruyorum: Bu benim hangi yanımı yansıtıyor? Ben nerede böyle davrandım? Ben nerede böyle hissettim?

Ya da daha düne kadar karşılaştığım her durum bana onu eleştirme hissi verirken, şimdi diyorum ki: Bunu nerede merak ettim? Bunu neden öğrenmem gerekti? Artık böylelikle beni rahatsız edecek herhangi bir durumu kolaylıkla yönetebilecek gücü hissediyorum. Çünkü eğer başkası için bir aksiyon alacaksanız —yargılama, tepki verme, davranış üretme ya da sonlandırma— hassasiyetle davranmayabilirsiniz. Eğer merkezde siz varsanız —ki bir insan en çok kendisini incitmek istemez, çünkü bu çocuk bilincinde hayatta kalma güdüsüdür: İncinmemeliyim çünkü hayatta kalmalıyım. Bunu yapmamalıyım ya da yapmalıyım çünkü güvende olmalıyım.— O yüzden kendinizi merkeze alıp baktığınızda muhakkak işler değişecektir.

Buna ters çevirme ya da kendine çevirme de diyebiliriz. Bugün belki karşımızdaki kişi yaptığı şeyi gerçekten en iyi şekilde yapıyor olabilir, kendi potansiyeline göre. Ancak sizin pencerenizden bu doğru değil ya da yetersiz ise, “O bunu yapamıyor ya da kötü yapıyor.” diye yargılamadan, etiketlemeden artık şunu sormak: Neden onun kötü yaptığını düşünüyorum? Ben nerede kötü yapıyordum da bunun kötü olduğuna karar verdim? gibi… Sorduğunuzda, esas kaynağın her zaman siz olduğunuzu fark ettiğiniz an, buradan özgürleşebilirsiniz.

Hayatınızın her alanına yayın. Hizalandığınız her şey ve herkesle ilgili sormak güvenli: Bunu nerede merak ettim? Bu benim hangi özelliğimi yansıtıyor? Bunu nerede öğrenmek istedim? Bunu neden yaşamaya ihtiyacım var?

Fark etmek ve fark oluşturmak güvenli. Biz güvendeyiz ve zaten öyle…

#dilaranefeste

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yaşam Koçu
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version