Merhaba dostlarım. Bugün bilimkurgu değil, bizzat yaşadığımız bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Tüm dünyanın gözü önünde bir ulus yok ediliyor. Kâh atılan bombalar yüzünden, kâh açlıktan insanlar ölüyor, çocuklar ölüyor…
Evet, bu söylediklerim İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in yol açtığı, yok olmanın eşiğine gelmiş (zavallı!) Yahudilerin başına gelen değil; bizzat yine bu olaylara şahit olmuş, acılar çekmiş bir neslin torunlarının başka bir kadim ulusa reva gördüğü soykırım ve yıkımdır, dostlar.
Akıl alacak gibi değil! Tarihlerinde çektikleri zorluklardan dolayı en çok empati yapması gereken İsrail halkı, tamamen ters bir bakış açısını benimseyerek, onları yok etmeye çalışan Hitler’i örnek almış ve belki de dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir zulme ve soykırıma neden oluyor.
Her ne kadar kendilerini koruma maskesi altında yaptıkları eylemleri meşru kılmaya çalışsalar da, karşılarında artık o eski dünya yok! Bu bahanelere artık kendileri bile inanmıyor.
Ancak tüm bu vahşetin ortasında nihayet insan vicdanı küllerinden yeniden doğmaya başladı. Şu sıralarda insanlığın vicdanını sırtlayan yüzlerce gemi Akdeniz sularında ilerlemekte…
Büyük ihtimalle saldırıya uğrayacaklarını biliyorlar. Aylarca tutuklanarak İsrail cezaevlerinde işkence görecekleri ihtimalinin de çok büyük olduğunu biliyorlar. Çünkü İsrail hükümeti, Filistin halkına ve onlara yardım eden herkese birer böcek gözüyle bakmakta. Onlara yaptıkları ya da yapacakları her türlü vahşeti, sineklikle haşerat öldürme gibi algılıyorlar. Bu da İsrail’i, gelmiş geçmiş en zalim, en tehlikeli halk haline getiriyor.
Yani bu kadar açık bir tehdide rağmen insanlık, uzun bir aradan sonra tekrar bir araya gelmeyi başardı.
Sumud Filosu, özlenen o eski güzel günlerin anahtarı, dostlar. Ne mutlu ki seslerini duyurmaya çalışan milyonlarca insan, yüreğimizdeki sönmekte olan insanlık ateşini yeniden yakmak için dört bir yandan haykırmaya devam ediyor.
Bütün bunlar şunu gösteriyor: İnsanlık için hâlâ umut var.
Ne mutlu ki benim ülkem en başından beri bu zulme sessiz kalmadı. Gururluyum, umutluyum ve sonuna kadar mazlumun yanındayım.
Ne mutlu o gemilerin içinde olanlara. Ne mutlu vicdanlarına sahip çıkanlara.
Ne mutlu Türk’üm diyenlere…

