Alışkanlıklarımız

33 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Alışkanlıklardan ibaret bir hayat yaşıyoruz çoğumuz. Hatta bazılarımız alışkanlıklarımıza öyle çok bağlanıyoruz ki, bir şeyler eksik kalsa ya da alışmadığımız gibi olsa, kendimizi huzursuz hissediyoruz.

Bazılarımız kullandığımız eşyalara büyük bir vefa ile bağlanırız. Hep aynı ince belli çay bardağından çay, hep o çinili kahve fincanından kahve içmek isteriz. Bazı eşyalarımızı, giysi ve ayakkabılarımızı yıllarca kullanır, eskiseler bile değiştirmek, atmak istemeyiz.

İşe hep aynı yoldan gider ve döneriz. Yolumuzu değiştirip bir yerlere uğramak bizi tedirgin eder. Genelde aynı yerlerde yemek yer ve aynı yerlerden alışveriş yaparız. Hatta abartır, esnafı sahipleniriz. Benim terzim, benim kasabım, benim kuaförüm deriz. Benim doktorum, dişçim, diyetisyenim… Daha uzar gider bu liste.

Görüştüğümüz insanlar, okuduğumuz gazete, sosyal medyada takip ettiğimiz sayfalar hep aynıdır. Yıllarca aynı takımı tutar, aynı siyasi partiye oy veririz. Yolculuk yapacağımızda aynı otobüs ya da hava yolu firmasından bilet alırız. Aracımıza aynı benzin istasyonundan yakıt alırız. Farklı olursa kendimizi huzursuz hissederiz.

Hep aynı arkadaşlarımızla görüşürüz. Yeni insanlar tanımak zor gelir. Hep bildiğimiz, alıştığımız şeyleri yapmak isteriz çünkü yeni şeyler bir nevi konfor alanından çıkmaktır. Bu ise bizi korkutur. Her şey rayına oturmuş bir düzen dâhilinde ilerlerken, “Neden farklı bir şeyler deneyip de düzenimi bozayım ki?” diye düşünürüz. Çünkü böyle kolaydır, rahattır; alıştığımız, bildiğimiz, risk almadığımız bir akış vardır.

Ne var ki, bu rutin kimi zaman bunaltır, sıkar. Birdenbire her şeyin her gün aynı olduğunu, hayatın ne kadar da sıkıcı ve anlamsız olduğunu düşünmeye başlarız. Hayatımıza renk, hareket katacak aktiviteler aramaya başlarız ve bunlar için zaman ayırmaya çalışırız. Ne alışkanlıklarımızdan vazgeçmek ne de aktivitelerden eksik kalmak isteriz. Bu defa da hiçbir şeye yetişemiyor olma hissi bizi bunaltır.

Her şey böyle akıp giderken bir gün bir hastalık, bir kaza, bir doğal afet veya her şeyi altüst edecek bir olay yaşandığında ve artık hiçbir şeyin önemi kalmadığında bir şeyi anlarız: Aslında rutin nimettir. Her şeyin bize sıkıcı ve tekdüze geldiği zamanların aslında ne kadar da şükredilesi zamanlar olduğunu idrak ederiz. Her şeyin karışıp düzenimizin altüst olduğu bir süreçte, eski rutinimize, alışkanlıklarımıza, konforumuza, sağlığımıza yeniden kavuşmak ne kadar da çok önem taşır.

Artık tüm çabamız ve dualarımız, eski sıradan günlerimize kavuşmak içindir. İşte tam da bu yüzden, yaratıcının bizim için takdir ettiği, bahşettiği tüm güzelliklerin farkına varmak, kıymetini bilmek ve şükrünü eda etmeye çalışmak çok önem arz eder.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version