Azizim, Umutsuzluğa Düşme

16 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Pes etmek istiyorsun, değil mi? Güvendiğin insanlar seni çok yordu ve hayat seni dayanamayacağın bir noktaya getirdi. Bu şehri terk edip göçmek istiyorsun bir kuş misali uzaklara.

Koskoca şehrin içinde tek başınasın. Artık kaldırımlar bile sana yabancı, gördüğün tren yolu bile sessiz; vagonlar sıra sıra, gelen giden yok.

Artık dayanamayacak gücünün kalmadığını düşünüyorsun; çünkü artık ne kendinle ne de kimseyle savaşmak istemiyorsun. Zira mücadele etmekten yoruldun.

İnzivaya çekilip ne yapacağını bilmez bir halde çaresizsin. Herkesin seni terk ettiğini, yalnız kaldığını düşünüyorsun. Onlar için kendini ve hayatını heba ediyorsun ama sonunda farkına varıyorsun: İyilik yaptığın herkes kötü gününde sana sırtını dönmüş ve yaptığın iyilik unutulunca çok üzülüyorsun.

Şimdi söyle hafız, kendini o kadar harap ettiğin hangi insanın umrundasın? Ama üzülme, gün gelir devran döner, herkes hak ettiğini yaşar.

Sana bir şey diyeyim mi azizim? Sakın ama sakın ümitsizliğe düşme. Sen hiçbir zaman yalnız kalmadın; çünkü biliyoruz ki yalnızlık ancak Allah’a mahsustur.

Unutma azizim, hayat bize her zaman istediğimizi vermez. Ve bu hayat bazen bizi sevdiklerimizle sınar; bazen ailemizle, bazen evladımızla bizi imtihan eder. Bize düşen görev ise sebat etmektir.

Yolumuza elbette engeller çıkacak. Bu hayat önümüze konulmuş bir sınav kâğıdı değil mi? Bu kadar çabuk pes etmek yakışır mı insana?

İmtihanlar olacak, binlerce kez eleklerden eleneceğiz. Biliyoruz ki burası bir imtihan yurdu azizim…

Üzüntüsüz bir yaşam yoktur; herkesin yaşamı kendine ağır. Sen içine kapanarak gökyüzünün rengini unutmuşsun azizim. Şimdi sana sorsam “Gökyüzü hangi renk?” diye, sen “Kara.” dersin. Peki neden biliyor musun? Hayata kilit vurmuşsun, gönlünü güzel şeylere kapatmışsın, hep kötüyü düşünüyorsun. Sen insansın ve topraktan yaratıldın; neden herkes mutluyken yüreğin çiçek açmasın? Baharlara küsmek sana yakışır mı?

Bir daha düşün azizim, gökyüzünün başka rengi olur mu? Bir çık seyret; bu kuş cıvıltıları, ağaçlar, şu akan dere… Hepsi birer şükür nimeti.

Biliyorum, omuzlarında yeterince yük var. Bu yüklerden kurtulmak istiyorsun ama azizim, biliyoruz ki Allah kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez.

Şimdi kalkma ve silkelenme vakti. Hadi kendine bir iyilik yap; şehrin tüm kalabalıklarını bir köşeye bırak, kalbinin kıyısına dön. Kimseyi değil, yüreğini dinle…

Umutsuz olma. Sen gönlünü Allah’a ver; seni yaratan elbet yolunu gösterir.

Bu kadar uyumak yeter. Şimdi uyanma vakti; bu kadar hüsran kalbe zarar, kalbe ziyan…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version