Bizim Olanlar ve Bize Olanlar

31 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Bizim için inşa edilmiş bir düzenden bahsedebiliriz. Peki, bizim olanlar uğruna biz nasıl dönüşümler geçiriyoruz? Bir evrim mekanizması içinde sürüklenen biz insanlar, farkında olmadan bambaşka bir insan hâline geliyoruz. 10 yıl önce bize sorulduğunda, kendimizi nerede görmek istediğimiz bir sorunsal hâline gelmişken, şimdilerde bunun net cevabı aynada karşımızda beliriyor. İstediklerimiz ve hayallerimiz, zamanın süzgeci içerisinde insanı eleyerek yeni bir pozisyona kilitliyor. Biz insanların kilitlendiği pozisyonlar, çevresinden aldığı yeni enerjilere göre veya başka birçok faktörle birlikte var oluyor. Bizim olanlar madde bazında ele alındığında arabamız, işimiz veya evimiz; daha manevi yaklaşırsak sevdiklerimiz örnek verilebilir. Manevi farkındalıklar, insanı her zaman bir adım öteye taşıyacağı konusunda şüphesiz bir olanaktır. Bu farkındalıklar, eğer zamanında ve yerinde bizi bulursa harika bir dönüm noktası demektir. Kendimizi sahip olduklarımızın değerini bilmek açısından bir ön sırada yer edinmemizi sağlar. Şimdi gelelim maddi varlıklarımıza; bunlar daha çok, maraton koşusunda olduğumuz bu dünyada “koşabildiğin kadar kazanabildiğin ve elde edebildiğin kadar kendini gerçekleştirdiğindir.” Sahip olma sorunsalı devreye girdiğinde, içinde yığınla kaygı ve hesap kitap barındıran bir deniz hayal edebiliriz.

Şimdi gelelim asıl meseleye… Günümüzde insanlar belki de bunları artık aklından geçirmiyor. Çünkü sahip olunacak bir maneviyat artık dilden düşüyor veya insanlar neye sahip olacağını bilemiyor. Öyleyse artık “bize olanlar” kısmına geçebiliriz. Düşünerek de bir yere varamadığımız bir süreç içine girdik. Yazımın en başında bir insanın hayalleri süreçlerine yer vermiştim; şimdi ise artık bunların insanların dünyasında bir dönemeç veya dönüm noktası olarak karşısına zor şartlarda çıktığını söyleyebilirim. Sınavlara giriyoruz ve bu sadece okullara girmek için değil, okulları bitirmek için de gerekli oluyor. Bazen “Bunun sonu yok mu?” diye düşünüyoruz. Okul bitiyor, sistem bizi çalışmaya zorluyor. Hayaller ya da dönüşen biz ne oluyor? İnsanlar neden artık daha yorgun ve umutsuz diye düşünürsek, hep bir algı var ve bu algının içinde eriyen biz oluyoruz. Manevi açıdan tekrar ele alacak olursak, insanlar artık daha yüzeysel; belki de bu, düzenin getirdiği bir durum olmuştur. Bizim kendimize söylenecek çok sözümüz var. Bir başka çelişkiden daha bahsetmek istiyorum: Çok düşünmek çağımızın sorunsalı hâline geldiyse, eğer düşünecek bu kadar çok sorun varsa, insanlar nasıl bu kadar yüzeysel? Maddi veya manevi bir karışıklık içinde miyiz? Yoksa kendimizi çağımızdan mı gizliyoruz?

Yazımın sonlarına geldiğimde, bizim olanlar ve bize olanları düşündüğümüzde ortaya karışık ve süzgeci geniş bir konu yelpazesi çıkıyor. Biz her zaman düşündüğümüzden fazlasını elde etmek isteriz; bazen şartlar bize maske takıp başka sokaklara girmemize neden olur. Bizim olanlar aslında ütopik bir yaklaşım olarak kalıyor ve geride bize olanlar kısmı kalıyor. Dilerim ki ikisi de daha fazla sorun yaşamaz 🙂 Her yorgunluğumuzun bir bedeli olduğu günlere hep beraber…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar & Şair
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version