Çınarın Gölgesinde

Gülay Eker 40 Görüntüleme 13 Yorum
3 Dak. Okuma

“Babanın, küçük bir gölgesi bile yetebilir” bazen.

Bu hafta, uzun zamandır izlediğim tek dizide buna benzer bir ifade geçmişti.

Meczup bile olsa; (ki bazıları bizden daha bilge olabilirler) baba öyle bir anda varlığını gösterir ki, her şey bir anda değişir.

Çünkü onun varlığı görünenin ötesindedir. Ve evladını çevreleyen gölgesi başka hiçbir şey ile asla kıyas edilemez.

Bu öyle bir gölgedir ki; insan kaç yaşında olursa olsun bu gölgenin altında bulunmak ister. Ruhuna iyi gelen o şefkatli ele yakınlığı ölçüsünde, kendi özüne yaklaşır. Bu yüzden, baba kavramı ile ata kavramı birbirine girmiştir.

Babalar ve atalar kendinden sonra gelen tüm nesli kucaklar.

Yaz aylarında piknik alanlarına gidince; İlk işimiz, koyu ağaç gölgesi aramaktır. Hatta birkaç yer değiştirir dururuz. En koyu gölgeyi bulana kadar hiçbir yeri beğenemeyiz. İki, üç saat kalacağımız yer için bile ağacın koyu gölgesine sığınırız.

Köy meydanlarında kurulan kahvehaneler, genelde nerelere kurulmuştur? Hiç dikkatinizi çekti mi?

Ülkemizin bir çok kasabasında, meydanlar; bir veya birkaç çınar ağacının olduğu yere kurulmuştur.

Hatta bazı yerler de sayısı çok fazla olduğundan etrafı panayır alanı gibi cıvıl cıvıldır. O yöreye ait ürünler, el işleri sergilenir. Güzel kokulu yiyecekleri orada tatmak mümkündür. Ve de çok keyiflidir.

Çınar ağaçları, koyu gölgeleriyle tüm kasabalıyı aslında “insanlığı” kucaklar.

Babalar ve çınarlar…

Evet, başkasını bilmem ama benim için çınar ağacı; baba gibidir.

Koyu gölgeleri ile o en bunalmış zamanlarımız da sığınak yerimizdir koca ÇINARLAR bir de BABALAR.

Sıcaktan, aslında yaşamdan bunaldığımız zamanda babalar; bir sözleriyle içimize serinlik salarlar. Tıpkı çınar yaprağının yüzümüze savurduğu meltem gibi…

Çınar altında içilen çayın tadı başka nerde vardır ki? Bursa ilindeki asırlık ulu çınar gölgesine, boşuna değildir gidişler. İzmir Kaynaklardaki çınar altına, kilometrelerce öteden çay içmeye neden gelinir ki?.. Çayı çok mu farklı, bu yüzden mi?

Çınar ağacını görmek insan ruhuna iyi gelir.

Köklenmiş, yıllanmış hatta yıpranmış çınarlar biz duymasak da bizle konuşur. Ama, dilinden sadece ruhumuz anlar. Tabi ruhumuz hala hissediyorsa..

İnanın konuşur bizimle… Hatta dertleşir.. Bir baba gibi…

Deneyelim mi o zaman? Ne dersiniz.. En kısa zamanda bir çınarın gövdesine elimizi koyup dinleyelim mi Onu? Tıpkı şairin gözleri kapalı İstanbul’u dinlediği gibi.

Ne diyor, ne fısıldıyor size.

Siz bile şaşıracaksınız belki de…

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Gülay Eker
Bağlantılar:
Öğretmen / Yazar
13 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version