Bu Eylül’de

21 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Ayfer, Eylül ayının tatlı serin ikindi saatinde tek başına oturduğu kafenin bahçesinde söylediği sade kahvesinden bir yudum aldı. Masada onu bekleyen defter, kalemine bakarken bir an gözlerini gökyüzüne kaldırdı; esen rüzgâra inat hâlâ masmavi görünüyordu. Zamanın kısa bir anında rüzgârı teninde hissederek, “En sevdiğim mevsim sonbahar,” diye geçirdi içinden. Sonbahar yılın son zamanları gibi görünse de Ayfer için başlangıç sayılıyordu. Yılın yeni planlarını mutlaka bu ayda yapıyordu.

Eline defterini alıp ilk sayfasını açtı, günün tarihini yazıp hedeflerini madde madde yazmaya başladı. Planları zihninin her ayrı köşesinden bir araya gelip kâğıda konuveriyordu. O kadar çok madde yazdı ki, “Gerçekten bunları gerçekleştirebilecek miyim?” diye bir düşünce belirdi zihninde. Kendi kendine bir sorgulama içindeyken daha önce planlayıp gerçekleştirdiği hedeflerini düşündü. “Daha önce yaptım, yine yaparım,” diyerek rahatlattı kendini. Zaten ona göre hayat; hayal ile gerçeğin farkını çoktan ortaya koymuştu. Biliyordu ki ne zaman bir hayal kursa aklı ona olduğundan daha zor olanı tasarlardı, ta ki o işin başına geçip ilk adımı atıncaya kadar. Hatta kendince bir tez oluşturdu: “Hayalimde zor olan, gerçekte daha kolay olacaktır.” Bu tez onun umutsuzluğa kapıldığı anlarda yardımına koşuyor ve başlamak için başka bir güce ihtiyaç duymuyordu.

Hayatında hep öyle olmamış mıydı? “Onsuz nasıl yaşarım?” dediği kişi gidince beklediğinden daha da güçlü baş edebildi bu durumla. “Bu projeyi yetiştiremem, aylar sürer,” diye ah vah ederken sadece tek bir adımla başladı ve haftasında hazırdı projesi, her bir detayı düşünülmüş şekilde.

“Demek biz aklımızda büyütüyoruz; gerçek, hayalinden daha kolay ve başlayınca oluyor,” tezi hep doğruladı Ayfer’i.

Elinden bıraktığı kalemi tekrar eline aldı ve bir madde daha ekledi. Bu eklediği son madde hakikaten biraz zordu. Fakat Ayfer’in fark ettiği bir şey varsa o da yazılan her şeyin gerçekleşme ihtimalinin daha fazla olduğuydu. Yazmak, uyuyan bir ihtimali uyandırmak için bir dokunuş idi. Yazmak, başka diğer ihtimalleri silik bırakmaktı. Daha önce de denemiş ve görmüştü. Yazarak planladığı her şey, hesapta olmayan güzel şeyleri de çağırarak mutlaka gerçekleşecekti. İçi huzurla doldu; eğer bir şey gerçekleşecekse her şey ona hizmet etmek için yarışta oluyordu sanki.

Elinden kalemi bırakırken bu defa da öyle olacak diye umut etti, inandı. Soğumuş kahvesinden son yudumu alırken, “Daha kaç Eylül, ne planlar yapılacak acaba?” diye düşündü. Yavaşça arkasına yaslandı; listesini tamamlamanın rahatlığıyla gözlerini gökyüzünün maviliğindeki huzura bıraktı.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Öğretmen
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version