Çocukluk Travmalarının Yetişkin İlişkilerine Etkileri

Meryem Demirci 36 Görüntüleme 1 Yorum
5 Dak. Okuma

Doğumdan itibaren yaşadığı evde travma ve işlev bozukluğuna maruz kalarak büyüyen çocuklar, diğer çoğu bireyin kanıksadığı benzer sınırları ve davranışları öğrenebilmek için genellikle mücadele vermek durumunda kalabilirler. Bir çocuk büyüyüp gelişirken, çevresindeki dünyayı anlamlandırıp bağ kurabilmek için bakım verenlerinin dünyayla kurdukları etkileşimi model alırlar. Bu bakım veren bireyler çocuğuyla işlevsiz ve sağlıksız davranış stilleriyle etkileşim kurarlarsa, istemeden de olsa sağlıklı olmayan davranış sitillerini öğrenmelerine neden olabilirler.

Çocuğa bakım verenlerin birbirleriyle olan etkileşimleri, çocuğun çevresindeki dünyaya olan bakış açısını biçimlendir. Bu durum çocuğun benlik duygusunu, iletişim şeklini ve ilişkileri nasıl kurduğunu belirlemede aktif bir rol oynamaktadır.

Davranış sitilleri hakkında daha fazla öz-farkındalık geliştirebilmek için çaba gösterilmediği sürece, benzer kalıplarla genellikle yetişkinlik döneminde de karşılaşılabilmektedir.

Yetişkin İlişkilerine Etkileri:

1. Terk edilme korkusu:

Bakım vereni tarafından ihmal edilen veya terk edilen çocuklar, içsel olarak bu korkularının bilincinde olamasalar bile, çoğunlukla yetişkinlik döneminde uzun ve sancılı bir terk edilme korkusuna karşı mücadele etmek zorunda kalabilirler.

Bu sürecin temeline yerleşen korku, bireyin yetişkinlik dönemindeki ilişkisinde partnerinin eninde sonunda kendisinden ayrılacağı düşüncesine neden olabilir. Genellikle terk edilme korkusuna sahip olan birey, partneri yalnız olarak dışarı çıktığında ya da tartışma sırasında bulunduğu ortamdan ayrıldığında kendini yatıştıramamak gibi günlük durumlarda ortaya çıkabilir. Bu korku aynı zamanda kıskançlık veya aşırı durumlarda sahiplenme olarak da kendini gösterebilir.

2. Başkalarına karşı kolayca sinirlenmek:

Sık sık eleştirilere maruz kalan veya başkalarının eleştirildiğine şahit olan çocuk, bu durumu ilişkilerindeki hoşnutsuzluğunu ifade etmenin doğal bir yolu olduğu düşüncesine kapılabilir.

Yetişkinlik döneminde kusurlarının ve eksiklerinin dayanılmaz olduğunu düşünür ve bu süreci çevresindeki diğer kişilere de yansıtabilir.

3. Çok fazla zamana ihtiyaç duymak:

Düzensiz veya öngörülemeyen bir ortamda büyümek bireyde çok fazla stres meydana getirebilir. Bu durum çoğu zaman çocukların merkezi sinir sistemlerini sürekli olarak aşırı bir şekilde uyarılmasına sebep olabilir. Bu bireyler yaşadığı sinirlilik, korku ve kaygı semptomlarını yatıştırabilmek için kendilerine çok zaman ayırmaya ihtiyaç duyan yetişkinler haline gelebilmektedir. Aşırı durumlarda bazı yetişkinler sosyal kaygı ve hatta agorafobi kriterlerini karşılayabilmektedir.

4. Son kullanma tarihinden çok daha uzun süren bir ilişkiyi bitirmek veya devam ettirmek:

Ruh hastalığı, hastalık ya da ölümle mücadele eden bakım verenle uygun olmayan ortamlarda büyümüş olan çocuk genellikle yetişkinlik döneminde bir ilişkiyi düzeltmeden bitirmeyi istemekten kaynaklanan bir suçluluk duygusu geliştirebilmektedir. Diğer bir değişle bize uygun olmayan biriyle kalmak bazen yalnız kalmaktan daha güvende hissettirilebilir.

5. İlişkilerde sürekli tartışmak veya ne pahasına olursa olsun çatışmadan kaçınmak:

Bütün ilişkilerde az da olsa çatışma vardır, fakat bakım verenlerinin sürekli tartıştığı veya tam tersi tartışmadan kaçınan bir bakım verenle büyümek zorunda kalan çocuklar, çoğunlukla üretken ve sağlıklı etkileşim kurmak için gerekli becerileri öğrenmekte zorlanırlar.

6. Kavgalardan sonra ilişkilerinin nasıl tamir edilebileceğini bilmemek:

Yukarıda bahsettiğim gibi, çocukluk döneminde çatışmayı verimli ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğrenemeyen birey yetişkinlik dönemindeki ilişkisinde yaşadığı kaçınılmaz çatışmadan sonra bir ilişkiyi nasıl tamir edebileceğini de bilemez. Bu durumu olmamış gibi davranarak görmezden gelmek, bir konuda ne zaman ve nasıl uzlaşmaya varılacağını bilememek veya bireyin tepkisiz kalması gibi de görünebilir.

7. Bağlanmaktan korkmak veya ilişkilerden tamamen kaçınmak:

Size bakım veren kişinin güvenilmez olması veya sizi terk edip gitmesi yetişkinlik döneminizde sizi önemsediğini iddia edenlere karşı güvensiz hissetmenize neden olabilmektedir. Başkalarının sizi bakım verenlerinizin yaptığı gibi kırabileceğinden korkuyorsanız, gerektiğinde ilişkinizden ayrılma özgürlüğünüzü sağlamanız ilişkinize bağlanmanızdan daha güvenli olabilir.

8. Partnerini değiştirmeye çalışmak:

Bunun nedeni yetişkin bireyin elindekilerle en iyisini yapması gerektiğine olan inancından ve hatta daha iyisini yapamayacağının korkusundan kaynaklanan bir travma tepkisidir. Çocuklar, bakım verenlerinin kim olduğunu değiştirme konusunda güçsüzdürler, bu nedenle sahip olduklarıyla yetinmeyi öğrenmek durumunda kalırlar. Yetişkin olarak, bu örüntünün partnerinize taşınması ve kendi ilişki korkularınızı yatıştırmak için partnerinizde değişiklikler istemenize yol açması çok yaygındır.

Bu süreç genellikle bireyin partnerini düzeltip, onu daha iyi bir eş haline getirmeyi hedefleyerek kendisinin bir şekilde değerli olduğu ve başarılı bir ilişkiye sahip olabileceği düşüncesini kendisine kanıtlayamaya çalışmasından kaynaklanabilmektedir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolog
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version