Eğitimin Omurgası Öğretmen

Mehmet Çakır 26 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Eğitimli toplumlar olabilmek için nasıl ve nereden başlanmalı sorusunun cevabı öğretmenden başlanmalı olmalı. En eski toplumlardan bu yana bilinen bir meslek. Öğretmenlik. ‘‘Öğleyin okul bitince eve geldiğimde babam odada oturuyordu. O’na yazı ödevimi gösterdim. Sonrada tabletimi ezbere okudum. Babamın çok hoşuna gitmişti. Öğleden sonra okula geç kaldım. Öğretmenim geç kaldın deyince korktum, yanına gittim önünde eğilerek saygıyla selamladım.’’

Bir Sümer tabletinden anlıyoruz ki okul ve öğretmen beş bin yıl öncesinden bu yana geliyor. Mezopotamya’dan, Anadolu’ya, Frigya, Hitit , Lydia, İyonya, Mısır ve diğer antik çağ devletlerinin tamamında okul ve öğretmen vardı. Antik çağın yıldız öğretmeni Thales’ti Miletos okulunda Matematik ve Geometri öğretiyordu. Roma döneminde de okul ve öğretmen, Osmanlı döneminde ulema sınıfı Şeyhülislam başkanlığında medreselerde din eğitimi yanında matematik ve fen öğretilirdi. Ülkemizde Cumhuriyetle birlikte öğretmen merkezli eğitim ve öğretime geçilmişti.

Günümüzde mesleğin bir çok sorunları var. Burada bunlardan söz etmekten çok, meslekle ilgili yaşanan hikayelerden nasıl değerli ve önemli bir meslek olduğunu anlamaya çalışalım. ‘‘Önce öğretmen’’ ya da ‘‘sadece öğretmen’’ olma özelliklerimizden söz etmek isterim. İki öğrenci öğretmenleriyle karşılaşıyor. Sohbet ilerledikçe öğretmen beni nasıl hatırlıyorsunuz? Cevap kısa ve gayet net. ‘‘Hocam biz sizin derslerinizde insan olduğumuzu anlıyorduk.’’
Bolu öğretmen okulunda birkaç ay sonra öğretmen olacak öğrencilerin dersinde deneyimli öğretmen öğrencilerin bakışlarından ve hareketlerinden fark ettiği olumsuzluklar karşısında ‘‘Siz şimdi kendinizi öğretmen olmuş olarak mı görüyorsunuz’’ öğrencilerin cevabı ‘‘Beğenemediniz mi hocam.’’ bir başkası ‘‘Bir şüpheniz mi var hocam?’’ Tecrübeli öğretmen öğrencilerini dinledikten sonra konuşmasını şöyle sürdürüyor. ‘‘Bir gün okulunuzda, sınıfınızda, bahçede burnunda kalın sümükleri olan bir öğrenciyi gördüğünüzde, yaptığınız işten haz duyarak ve bunu beden dilinizle ifade ederek cebinizden bez mendili çıkarıp çocuğun burnunu temizlediğinizde öğretmen olmuşsunuzdur.’’

‘‘Yaşadığımı babama, ama iyi yaşadığımı öğretmenime borçluyum’’ diyor Büyük İskender. Öğrencisinin öğretmeni olmak düşüncesini çok benimsiyorum. Meslektaşlarımız dinleme, anlama, okuma, tartışma, özeleştiri yapma, özelliklerini yanında hayatlara anlam katma, sorumluluk alma, girişken olma, makale yazma, hikaye yazma, kitap yazma, teknolojik gelişmelere uyum sağlama konularında becerikli olmalılar. Değerli eğitimci Doğan Cüceloğlu ‘‘Öğretmen sınıfa girer karşısındakileri öğrenci olarak görür, öğretmen olan sınıfa girer karşısındakileri insan olarak görür’’ diyor.

Almanya’da bir lise müdürü öğretmenlere gönderdiği mektubunda şöyle yazıyor. ‘‘Nazi kamplarından sağ kurtulan biriyim. Gözlerim çok acı olaylar gördü. Mühendisler gaz odaları yaptı. Doktorlar çocukları zehirledi. Hemşireler iğnelerle insanları öldürdüler. Bu nedenle eğitimden kuşkuluyum. Sizden isteğim şudur. Öğrencilerimizin insan olması için çaba sarf edin. Çabalarınız bilgili canavarlar , psikopatlar üretmesin. Eğitim iyi insan yetiştirirse önem taşır.’’

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Öğretmen / Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version