Eş Cinsellik Bir Hastalık mı Yoksa Sapma mıdır

Davut İzol 29 Görüntüleme Yorum ekle
8 Dak. Okuma

Bildiğiniz üzere dünyada sorunlar bitmiş olsa bile ne yazık ki benim doğası ve yeşilliğine ayrıca denizine kurban olduğum ülkemin ne hikmettir bilinmez tarihsel bir sorun zannedersem bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığı için olsa gerek her sabah kalkıp televizyonu açmaya göreyim dünyanın tüm sorunları bir ülkenin ortak sorunu olmuşcasına karşımda durmakta.

Ya enflasyondan insanlar şikâyet etmişler ve bu yüzden sokaklara dökülmüşler yahut da faizin düşürülmesi ve dövizin yükselmesi yüzünden bir kesim isyan etmiş ve bu yüzden sokağa dökülmüşler.

Ya peki EYT’liler onlar da ben neden daha fazla çalışayım arkadaş hak ettiğim emeklilik hakkımı geri verin diyor ve sokağa dökülüyor. “Bu arada EYT mağdurlarından biri de benim ama çok şükür şimdi emekli oldum” Şöyle bir şey daha var, bence çok çalışmanın kimseye zararı olduğunu sanmıyorum. Hem vücut dinç kalır, hem de çalıştığınız süre içinde emekli tazminatınız ve maaşınız artacaktır. Yine de bir hak varsa-ki var çünkü bu kanun o gün itibariyle işe girenleri kapsamalıydı. Yine çalışmak isteyen 65 yaşına kadar çalışmasına izin verilebilirdi. Asgari ücretli ve Emekliler bu ülkenin en masum ve haklarını arama ve savunma konusunda en çok yalnızlaştırılan kesimler. Yeni emekli olmuş biri olarak emekliliğin ne kadar çok acımasızlığa mağdur kaldığını özellikle bayramlarda emeklilerin daha iyi anlıyorum hallerini.

Kadınların İstanbul Bekleyişi

İstanbul sözleşmesi yaşatır; diye bakıyorum kadınlarımız İstiklal Caddesi başta olmak üzere İzmir Konak Meydanı ve Ankara Kızılay’da Güvenpark’ta toplanmışlar öldürülen kadınlarımızın uğradıkları haksızlıkları protesto etmek için “haklı olarak toplanmışlar bu belli”. Çünkü hemen hemen her gün bir kadınımızın katledildiği ve uğradığı menfur bir saldırı haber olmasın. Ya katlediliyorlar acımasızca, yada bir şekilde ateşli veya kesici silahlı cani erkeklerin saldırısına maruz kalmak zorunda kalıyorlar.

Ben şahsen İstanbul sözleşmesinin detayları hakkında geniş çaplı bir bilgiye sahip değilim bu yazımı yazarken de Google hazretlerine başvurmayı da açıkçası istemedim. Çünkü yazımın doğal olmasını istedim.

Eğer bir kanun çıkmışsa sanmıyorum bu vatandaşının aleyhine olan bir kanun olsun. Çünkü ülkeyi yöneten hükumetlerin tek gayesi, önceliği vatandaşlarının huzuru ve refahıdır-ki 20 yıllık süreçte de bunun çok belirgin örneklerine şahit olduğumuz gör ardı edilmemeli. Belki ekonomi şuan sıkıntılı olabilir, umuyorum iktidar partisinin bu duruma yönelik çalışmaları vardır ve çözmek için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklarına eminim.

Bununla beraber eğer bir yasa veya kanun iptal ediliyorsa da bu da ileriki gün ve aylarda daha iyi bir yasa ve kanun çıkacağının habercisi olduğundandır, yeter ki toplum olarak sabırla beklemesini bilelim.

Şimdi şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum! Bu kadar şey yazdın bunun eş cinselleri ilgilendiren tarafı neresinde?

Şimdi sıkı durun yazıyorum; bu kadın toplantılarının baş mimarları olan kadın derneklerinin yanı sıra kendilerine feminist denmesinden hoşlanan bir grup var; bu grubun amacı ise erkek düşmanlığı ve kadınların haklarını aramaktan ziyade savunmasız kenar mahallede yaşayan ekmeğinin peşinde olan kadınlarımızın “sizi erkek hegemonyasına ezdirmeyeceğiz” diyerek kadınları adeta kalkan gibi kullanarak öne sürdükten sonra televizyonda eşlerini gören erkeklerinin “senin ne işin vardı orada” dedikten sonra bir güzel hışma uğratmak.

Bu feminist grupların içinde bulunanların bir kısmı lezbiyen haklarının savunuculuğunu yapan kesim. Burada aslında tuhaf bir konu ortaya çıkıyor ki ben bu durumun daha mantıklı olduğu kanaatindeyim. Feminizmin asıl amacının kadın haklarını savunmaktan ziyade lezbiyen eş cinselliği meşru kılma çabası bence.

Asıl konuya gelmeden gökkuşağı ile ilgili kısa bir açıklama yaptıktan sonra asıl meseleyi siz sevgili okurlarım için değerlendirmeye çalışacağım.

Gökkuşağı yazları ekseriyetle yağan yağmurun arkasından çıkan görünümü ve heybetli duruşuyla özellikle çocukların ilgi odağı haline gelen gökyüzünün binbir rengini içinde barındıran Tanrı’nın bize sunduğu bir eseri.

Biz çocukken annemler gökkuşağının en büyük özelliği altından geçenlerin dileklerinin kabul olacağı ve erkek geçmesi halinde kıza, kızların geçmesi halinde erkeğe dönüşeceği gibi bir rivayetten bahsedilirdi. Sanırım eş cinseller gökkuşağını bu yüzden kendilerine sembol olarak kullanıyor olmalılar. Bunun bilimsel veya felsefi bir açıklaması var mı bilmiyorum; bunu en iyi açıklayacaklar Felsefeciler ve gök bilimcileri olmalı sanırım.

Ama ezilen kadınlarının haklarının arandığı bir kutsal göreve soyundukları bir anda aralarına kendilerini sıkıştıran lezbiyen, travesti ve gaylerin olması açıkçası bana bu davaya saygı duymam gerektiği konusunda bir kez daha şapkamı önüme koyup düşünmem gerektiğini düşündürtüyor. Böyle toplum anane ve gelenekleriyle birlikte dini değerlerine ters düşen bir cinsel kimliğin kadın haklarının arasında olmasını açıkçası esefle kınıyorum.

Şimdi bakınca kutsal kitapların haram kıldığı bu durum ve bu durum yüzünden bir kavmin helak olmasına aldırmaksızın hala bir matahmış gibi bu işlerin yapılması açıkçası üzüntü veren bir durum. 1980 yılı öncesine bakıldığında genelde bu işler gözlerden uzak yapılarak toplumun dini ve manevi değerlerine saygı duyulurken, yapılacak olan bu davranışın ayıpsanacağı ve o kişi toplum dışı olacağından korkarak kendini ve ailesini itibarsızlaştırmamak adına açığa çıkmazdı. Ne zamanki ünlü bir sanatçımız cinsiyet değiştirmeye karar verdikten sonra toplum artık bunu bir biçimde alenen konuşur oldu.

Mantar gibi türemeye başlayan bu tür çarpık ilişkiler tarihler medeniyetlerle beraber eş zamanlı ilerlemeye başladıkça bu durum fazlalaştı.

Lezbiyenlik; Marcela Gracia Ibeas ve Elisa Sanchez Loriga’nın dünyanın ilk lezbiyen çifti olduğu ortaya çıktı. İspanya’da yaşayan Marcela Gracia Ibeas ve Elisa Sanchez Loriga adlı lezbiyen çiftin, 1901 yılında Katolik Kilisesi’ni kandırarak resmen evlendiğini bir sinema filmi sayesinde öğrenmiştim. Emekli olduğum kurumda birlikte görev yaptığım bir arkadaşım tasarrufla az çok ilgilendiği için bana kıyametin alemlerinden birini sayarken Lut Peygamber döneminde sadece eş cinsel erkeklerin var olduğunu ama bu ahir dönemde kadın eş cinsellerin çıkmasının kıyamet alametlerinden biri olduğunu söylemişti. Umarım yanılıyordur.

Eş Cinsellik Hastalık mı, Sapkınlık mı?

Peki eş cinsellik bir hastalık mı yaksa sapkınlık mı? benim kendileriyle konuşma fırsatı bulduğum birkaç eş cinselin savunması şu! Anne baba sevgisizliği, kadınlara karşı olan ilgisizlik, cinsel organın işlevinin yetersizliği ve sevgisizliğin doğurduğu yalnızlık derken, bir kesim ise dışlanmak ve bir hastalık olduğunu söylediler.

Tabi ki bunlar kabul edilebilir gerekçeler olabilir. Bana göreyse bir sapkınlıktır! Nasıl bir sapkınlık sorusuna gelince İçimdeki Yalnızlığımda da bu konuyla ilgili olarak şöyle demiştim; Eğer arabanıza biniyor ve navigasyondan yararlanarak gideceğiniz istikameti belirliyorsanız ve bu istikamet doğrultusunda arabanızı sürüyorsanız sıkıntı yok; ama siz daha ileride içinden sonra çıkamayacağınız, saplanıp kalacağınız bir yol olduğunu görerek hala o yolu zorlayıp gidiyorsanız işte bu yanılgı sizi sapmış olduğunuz ve size yabancı olan girmemeniz gereken yol sizi navigasyonunuzun dışına itmiştir. Artık ne kadar çaba gösterseniz de çıkamazsınız.

“Bu çıkılması mümkün olmayan yol.”

Yalnız bu yolun çıkılmaz olduğu ancak bu yola sapanların nasıl yaşadıkları ve ne yaptıkları beni ilgilendirmiyor bu onlar için bir tercih olabilir;

Sadece, başta RTÜK olmak üzere İçişleri Bakanlığı ve Aile Bakanlığı bu konuda bence inisiyatif alarak özellikle bu konuları dikkatsiz uygulamalarla sanki bir hakmış gibi gösteren, bu tür sapkın ilişkileri meşrulaştıran bir kaç televizyon kanalının servis etmelerini doğru bulmadığımı belirterek bu tip yayınlar yaparak başta küçük çocukların taze beyinlerinden hiç çıkmayacak olan bu aykırı davranışın yerleşmemesini önlemek ve yetişen genç nesillere bu tür ilişkilerin zararlarının sık sık televizyon programları yapılarak anlatılması gerektiği kanaatindeyim..

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Davut İzol
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version