Eylül Aşkı

63 Görüntüleme
2 Dak. Okuma

Her mevsimin bir duyguyu simgelediği doğrudur ama Eylül bambaşka… Her duyguyu barındıran bir mevsimdir tek başına: yalnızlığı, kalabalığı, derinliği, sığlığı, hüznü, sevinci, kasveti, ferahlığı… Aslına bakarsanız, sadece otuz gün gibi kısa bir zaman diliminde var olur ve sonra kaybolur. Ama asla bir ay gibi kısa değildir Eylül; sanki bir mevsim, sanki bir ömür, sanki bir sığınak gibidir. Onca sıkıntıyı, derdi, kederi, hüznü Eylül ayında hatırlar ve sanki sadece bu ayda bu dertlerden kurtulabilecekmişiz gibi muhasebesini yaparız. Kurtuluruz da… Bazen unutarak, bazen hatırlayarak, bazen kızarak, bazen sevinerek, bazen üzülerek, bazen harekete geçerek, bazen mola vererek, bazen uyuyarak, bazen uyanarak…

Bir şekilde kurtuluruz bize pranga olan şeylerden Eylül ayında. Turuncu karışınca toprağa, sararınca otlar boyunca, bir de yağmur yağınca saçlarımıza… Kokusunu zaten hiç sorma.

Eylül’ü çok seviyorum ben. Birçok şeye Eylül’de kavuştum. Sevgili eşimin de doğum gününü içeren bu ay, benim için bir mevsim, bir dünya, bir yaşam biçimi demek… Eşime yazdığım satırları da burada paylaşmak istiyorum. O ne kadar bu sayfalarda gezinmiyor olsa da…

Bir mevsimdir Eylül kendi başına,
Geldiği gibi getirir de birçok şeyi ardında:
Toprağa suyu, ağaca rengi, bana seni mesela.
Bu hayatta sevdiğim ne varsa Eylül verdi bana.
Sonbaharın en sevilen mevsimi Eylül!
Benim için de öyle,
Sen varsın içinde.
Eylül’de doğdun, Eylül’de benim oldun.
Biliyorum, sen de seviyorsun Eylül’ü:
Yağmur kokusu Eylül’de,
Toprak kokusu Eylül’de,
Turuncu Eylül’de,
Huzur Eylül’de…
En kıymetlisi sen doğdun Eylül’de.
İlaç oldun yaralarıma, yarınlarıma.
Daha gidecek çok yolumuz var.
Bilmiyorum, yoruldun ama…
Söz veriyorum, yalnız kalmayacaksın bu yolculukta.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version