Geçmişten Geleceğe Yaşam Kalitesi

24 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

O rengarenk ve parlak paketleri olan dondurmaların dolabı pasta hanemize geldiğinde 7 yaşlarında küçük bir çocuktum. Onların parlak ve renkli paketleri bana bu zamana kadar yediğim, gerçek meyveden yapılan sahte olmayan dondurmaları unutturmuştu.

Hep böyle kandırılmadı mı bütün çocuklar?

Rengarenk düğme şeklinde minik minik, paketi şıkır şıkır ses çıkaran şekerlemeler, marşmelovlar ve gittikçe kalitesi düşen yiyecekler 80’li yıllardan sonra daha da kötüleşerek hepimizi esir aldı.

Annemin parlak ipek gömlekleri o zamanlarda çok sıradan gözükse de şimdi gerçek bir ipek kumaştan kıyafet çok fazla pahalı ve ulaşılması zor değil mi?

Ya o sapasağlam ceviz mobilyalar, maddi durumu çok iyi olmasa da herkesin evine girebilirken şimdi neden kalitesiz eşyalara ve yiyeceklere mahkum edildi insanlar?

Materyaller, hammaddeler mi azaldı? İnsanlar mı kötüleşti?

Mesela neden bizi kandırıp zamanında köylerden gelen tereyağları kötüleyip margarinleri iyi gösterdiler? Yumurta en önemli protein kaynağı iken bir ara nasıl suçlu ilan edildi, hâlâ anlayamıyorum.

Evet, bir şeyler değişti; insanlar bilgiye daha kolay erişebiliyor. Fakat farkında mıyız, önceki hayat daha lüks değil miydi? Her şey az fakat en kaliteli.

Bahçeli bir ev, bahçesinde kedi, köpek, tavuk beslediğimiz… O mis gibi kokan salatalık, domates ve biberleri dalından yiyebildiğimiz… Siz de özlemediniz mi bahçedeki leylak ve gül kokusunu? Ortancalar ve rengarenk sardunyalar… Şimdi içimizdeki bu özlemi küçücük balkonlara sığdırmaya çalışıyoruz bazılarımız. Hepimiz apartman dairelerine haps olduk. Fakir zengin herkesin oturduğu, o zamanlar sıradan görünen bu yuvalar şimdi samimiyeti olmayan, maddi değeri yüksek olan bir ev oldular. Dün küçümsenen köylü bugün hepimizden zengin ve sağlıklı ortamlarda yaşayabiliyorken birçoğumuz modern çağın köleleri olduk.

Aklımız başımıza geldi, araştırdık, doğruyu da yanlışı da öğrendik. Fakat bu sadece bir şey değiştirdi: farkında kalitesiz yaşam. Öğrendik fakat imkânlar kısıtlı.

Mesela nasıl anlatabiliriz tavanı akan, rutubetli evde oturmak zorunda kalan kişilere kaliteli yaşamı…

Geçmiş ne kadar da güzelmiş. Akşam yemeği saati gelene kadar dışarıda korkmadan oyun oynayabilmek lüksmüş mesela. Oyuncak az olsa da oyun oynayabilecek, öğrenilecek çok şey varmış. Bunları yanlış görüp çoğumuz çocuğumuzu durup düşmesine izin vermeyecek kadar oyuncaklara, sonra da bilgisayarlara esir etmedik mi? Oysaki biz üretmeyi öğrenmiştik. Kıyafet azdı fakat kaliteliydi, uzun zaman giyilebilirdi.

Nicelik ararken nitelik düştü. Konfor büyüdü, kalite eridi. Eskiden zaman ağır ağır akar, insanlar onunla birlikte ağırdan alırdı hayatı. Şimdi ise zamanın önüne geçmeye çalışan bir yığın yorgun beden ve ruhsuz kalmış anılar var.

Konfor arttı ama huzur küçücük bir kutunun içinde saklı duruyor…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version