Gerçekler ve Hayaller

Eda Yıldız 11 Görüntüleme Yorum ekle
2 Dak. Okuma

İnsan çok uzaklarda bulabiliyor bazen, onun için tek ve değişilmeyecek olan hayallerini. Koşup onlara yetişmesi gerektiğini biliyor fakat ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın, hayalleri onun yaklaştığıyla aynı orantıda uzaklaşıyor bazen. Geceler boyu kâbuslar ile peşinden koşuyor karanlık sokaklarda. Nefesi kesilene kadar koşuyor. Tam “Yakaladım işte burada!.” derken bir rüzgar alıp kaçıyor tekrar ellerinden. Sonra kendisi de kabullenerek o rüzgâra kapılıyor. Aralanmamış kapıların ardındaki gerçekler ile karşılaşmak, onları çözümlemek isteyerek.

Gerçekler her zaman göz önünde olsa bile bu gerçeklerin bazılarını görmemek için o kadar çok çaba sarf ediyoruz ki sonrasında baktığımızda o anki düşüncelerimize anlam veremiyoruz. Tek soru kalıyor aklımızda : “Neden?” Acıtan, can yakan gerçekleri görmezden gelerek, yoklarmış gibi elimizin tersiyle iterek, kendimizi iyileştirmeye çalışmak neden? Kendimizi böyle kandırmak neden?

Peki bugüne dek sevilmek, ilgi görmek, büyütülüp hayata hazırlanmak isteyen ama bunu yapabilecek insanların uzaktan izlemesiyle kendi kendini büyütmek zorunda olan, kendi kendine hayata tutunmaya mecbur bir insan daha sıkı mı sarılıyor hayallerine? Gerçekleri daha mı fazla görmezden geliyor? Ya da yıllardır hayat koşturmacası yaşadığı için hep yastığının altına mı kaldırıyor bir gün gerçekleştirmeyi umduğu hayallerini?

Mecbur bir insan, gözleri hep uzaklarda, güzel sonbahar günlerinin hayali ile ağaçlardan dökülen yaprakların altında hayallerini yaşadığını düşlüyor, imgelediği o film şeridindeki yapraklar ile aynı yerde bırakıyor hayallerini. Bir gün gerçekleştirmek umuduyla.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Eda Yıldız
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version