Hatırla dostum, kıymet bilen insan; seni yormaz, tereddütte bırakmaz, varla yok arasında kaybolmaz, hiçbir zaman eksik hissettirmez. Ama bazıları vardır, senin sevgini, sabrını, iyi niyetini öyle hoyratça kullanır ki bir gün uyanırsın. Dersin ki: “Ben niye bu kadar çabalıyorum?”
Hafife almak, aslını koruyamadığın anlamına gelir. Hoyratça zaten “Bu benim.” avuçlarımda duygusunu yaşar. Kendini beğenmişler, karşısındakini asla beğenmezler. Varlıkla yokluğu, ekmeğe ihtiyaçları gibi anımsarlar. Hep aynı yerde zannederler. “Nasıl olsa döner.” derler.
Uzaklaşırsın, ama kendilerini ilahlaştırıp, itaat edeceksin konumuna sokmak isterler. Çünkü kaybetmeyi ciddiye alamazlar, çünkü gerçekten seni tanıyamamışlardır. İşte tam da burada harekete geç ve gülümse ki mesafeli duruşların “Ben artık senin kayıplarına üzülmem.” der gibi olsun.
Gülümse, çünkü senden vazgeçmeyi düşünebilen biri zaten seni hiç hak etmemiştir.
Mesela benim çadırımda bir hobi bahçesi var. Ben bahçemdeki bütün bitkileri bilirim, onlarla ilgilenir, değer veririm. Ama bütün çabama rağmen, karşılığında geride bıraktığı birkaç yeşil yapraktan ibaretse, benim için ottan farkı yok derim. Kırk yıl aynı kazanda kaynatsanız bile bu değişmez. Yani verdiğini alamıyorsan suç senin değil aslında.
Bazı insanlar seni kaybettikten sonra anlar ne kadar kıymetli olduğunu, ama o zaman ben bahçemdeki hasadın mahsulüyümdür. Gülümse, çünkü sen, sana değer verenin elinde yetişmişsindir.
Ve unutma; bazıları kaybetmeyi göze alır, çünkü yokluğunun nasıl bir boşluk oluşturacağının farkına varamazlar. Ama kimse de Kaf Dağı değildir, öyle ulaşılmaz, erişilmez. Cesareti taklit eden kibirden uzak durmak gerek. Var git, kendini dev aynasında görenlere bir ayna da sen tut; sessizliğinle, duruşunla, gidişinle…
Ve gülümseyerek; sen sandığın kadar büyük değilsin dostum, ben de sandığın kadar basit değilim. İşte o yüzden kardeşim, güçlü olmak zorundasın, gülümsemek zorundasın; kendinden emin, hayatla barışık, “Benim kıymetimi bilen zaten yanımda.” diyerek, kıymetini bilenin yüreğini severek gülümse.
Kaybetmeyi göze alacak kadar körleşenlere en güzel cevap; arkana bile bakmadan yürümeye, hatta koşmaya devam etmektir.