Güven Paradoksu

Kenan Akkuş 59 Görüntüleme Yorum ekle
2 Dak. Okuma

‘‘Sana güveniyorum!’’

‘‘Sana çok güveniyorum!’’

‘‘Sana kendimden çok güveniyorum!’’

‘‘Sana güvenmeyeceğim de kime güveneceğim!’’

‘‘Güvenimi kazandın.’’

Bunlar gündelik hayatta sık kullandığımız güven cümleleri.

Hatta okurken ne kadar sık kullandığınızı siz de fark etmiş olmalısınız. Ya da tam tersi ben bunları hiç kullanmam da diyebilirsiniz. İnsanoğlu ya sık kelimesine vurgun ya da hiçliğe âşık olacak kadar soyutlaşmış vaziyette.

Güven kelimesi;  geçilmeyen bir kalenin surlarının üstünden düşmana nazire yaparmışçasına bakan manidar bir kelime. Kullanırken kolay kullanılan ama pratikte bizim darbe almamızı sağlayan esrarengiz bir kelime. Biraz uzun bir cümle oldu değil mi ama bir daha okuyunca bana hak vereceksiniz. Yukarıdaki kelimeleri en yakınlarımıza sevdiklerimize arkadaşlarımıza ya da bizle alakası olmayan ama sırf duruma göre gard almak için tanımadığımız kişilere bile söylüyoruz.

Mesela bana göre bir ilişkide fark etmeksizin herhangi bir ikili ilişkide en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri; güven.

Güven duymadığınız kişiye her zaman eksik sevgi ve saygısız saygı gösterebiliriz. Bir duygu net ve tam değilse bunun asıl sebebi güvendir. Söylerken ne denli hissederek söylediğimiz de muamma.

Sana güveniyorum.

Gerçekten ne kadar güveniyorsun?

Kalbinde ruhunda bunu ciddi miktarda hissedebiliyor musun?

Bundan 5 sene öncesine ve şimdiye gelin.

Çevrenizde manen güvendiğiniz kaç kişi kaldı?

Bana şunu da diyebilirsiniz. Tek neden güven değil.

Evet tek neden güven değil belki ama kıyısından köşesinden güvene dokunacaktır. Bazı konuları yüzeysel incelersek çabucak normale dönüştürürsünüz ama derinlemesine inince asıl görmeniz gerekenleri ortaya çıkarabilirsiniz.

Ben güven meselesini hepimizin bildiği ya da duyduğu yap-boz oyununa benzetiyorum. İnsanlara fazlasıyla güven kredisi açıyoruz. Onlar bozuyor biz tekrar kredi açarak bozduklarını yapıyoruz. Belki önceye göre daha az güveniyoruz ama hayatımızdan da çıkaramıyoruz. Yük etmeye, kafamızı onlarla meşgul etmeye devam ediyoruz. Daha önceki yazılarımda naçizane öneriler verebiliyordum ama inanın ki öneri veremeyecek kadar bu meseleden mustarip kaldım. Sağlıcakla kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Kenan Akkuş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version