İhtiyaçlar, İcatlar

Nezihat Keret 31 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

İcatlar, ihtiyaçtan mı doğar? İhtiyaç bir icadın doğuşunu tek başına açıklamasa da bir nevi doğrudur. Doğruluk payı üzerinden ilerleyelim…

Ne gibi bir ihtiyaçla icat edildiği kesin bulgularla bilinmese de, günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce, tekerlekli bir kızağın toprağa bıraktığı o ilk izle köklü dönüşümlerin yolu açılmış oldu. İlerleyiş için insanlık tarihinin en önemli buluşlarından biriydi bu.

Sonrası malum…

Kim tutar insanlığı, önce ilkel yolların iskeleti taşlı tozlu patikalara, el yordamıyla yapılan yollar çok şeritli otobanlara ve karayolları ağına dönüştü. Bu ağlar, bir taraftan kerpiç evlerin tuğla binalara, çok katlı betonarmelerin göğe ulaşmayı arzulayan rezidanslara dönüşümüne tanıklık ederken diğer taraftan rüzgârla savrulan söğütlerin gölgesinde kurulu sedirlerde bakır maşrapalarda içilen yayık ayranı ve otlu gözlemeler, bahçelerde konu komşuyla çay eşliğinde yenilen kek ve kısırlara, camlarla çevrili balkonlarda rattan masa takımlarının üzerinde porselenlerle ikram edilen çay, kahve, meyve suyu, gazlı içecek ve envaiçeşit hamur işleri, alışveriş merkezlerindeki kafelerde öz çekimler yaparken içilen mocha, latte, macchiato, cappuccino gibi adını bile telaffuz etmekte zorlandığımız kahvelere ve envaiçeşit iştah kabartıcı menülere taşıdı tüketim meşalesini.

Yol kenarlarına dikilen binalar, masalara serilen ikramlar değişirken yolcuların davranışları da hayli değişime uğradı. Sofra çeşitliliği ve gıda savurganlığı artarken sohbetlerin sıcaklığı azalmakla kalmadı, ormanların ve bozkırların da biyoçeşitliliği azaldı. Ambalajlı ürünlerin yıkıcı tesirleri büyürken içi boş arkadaşlıklar çoğaldı. Duyarlılık ve şükranlar küçülürken kuraklık kıtadan kıtaya yayıldı. Bu değişimlerin sonucunda, dünya giderek ısınırken enerji tüketimi, su tüketimi, ham madde tüketimi ve atık madde üretimi arttı.

Dünyadaki akıl almaz gelişmeleri yeme içme alışkanlıklarıyla örneklendirmenin elbette ki ‘sonrası malum’ dediğimiz cümleyle uzaktan yakından bir ilgisi yok (!) Konfüçyüs ne demiş; “Ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil.” Tekerlekle birlikte yeni yollar bulunmuş, ihtiyaç halinde yeni yollar açılmış olabilir. Ama sıkı durun şimdi; “Yoldan çekil!” deme zamanı. Çünkü çekilmezsek ve karbon ayak izlerimizi fütursuzca çoğaltmaya devam edersek her şeyimizi kaybederiz…

“İcatlar, ihtiyaçtan mı doğar?” diye bir soruyla başlatmıştık yolculuğu, o vakit yeni bir icat yapmanın vakti çoktan geldi çattı. Zira dünya evimizin temizlenmeye ve arınmaya ihtiyacı var. Hem de çok! Ortada iklim değişikliklerinin yarattığı geri dönüşü olmayan hasarlara dair istatistikler ve raporlar varken ne duruyoruz? Demek ki ihtiyaç alenen ortada duruyor!

Acilen bir makine üretilsin gibi basit bir fikir bırakıyorum buraya. Bu makine dünyadaki karbon ayak izlerinin yarattığı devasa zararı bir dokunuşla temizleyecek bir makine olsun. Kâinatta nefes alıp verebileceğimiz tek evimiz olan dünyayı yaşanır hale getirebilecek bir makine. Bundan daha faydalı bir katma değer sağlanır mı? Sağlanmaz. Haydi o vakit, parlak beyinler iş başına!

Fikrimi beğenmeyip makine değil de farklı bir buluş (yeni bir proje, yeni bir fikir, yeni bir mutabakat vb.) ile ancak bu konu çözüme kavuşur diyerek elleri sıvadıysanız ya da TEMA Vakfı kurucusu Hayrettin Karaca’nın dediği gibi; “İhtiyacımızdan fazla tüketmeyeceğiz.” bilinciyle doğanın yenilenmesine yardımcı olmaya başladıysanız ne mutlu. Yarınlarımız için hep birlikte yeşile dönüşüm çağını başlatmanın gerekliliğe inanalım ve duyarlı olalım yeter ki! Böylelikle karbon ayak izlerimizin dünyaya verdiği zararlar azalsın. Azalsın ki bir gün; “Atalarımız tekerleği icat etmeseydi de bunlar başımıza gelmeseydi,” diyerek yas tutmasın gelecek nesiller…

Not: Karbon ayak izi, insan faaliyetlerinin doğaya ve çevreye etkisinin ölçülebilir hali olarak tanımlanabilir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version