İyi Olmanın Sessizliği

193 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Sokrates’in binlerce yıl önce sorduğu soru hâlâ geçerliliğini koruyor: İyi insan olmak nedir? Ne garip… cevap hiç değişmediği halde soruyu sorma biçimimiz karmaşıklaştı. Oysa belki de iyi olmak; bir tanımı ezberlemekten çok, tartışmayı bırakarak yaşamın ortasında sessizce yer tutmak demektir. Bazen en büyük devrim, sessizlikte saklıdır. Ve sessizliği duyabilmek için önce durmak gerekir—tam olduğun yerde, şimdi.

İnsanın En Eski Yolculuğu: Kendine Dönmek

İyiliğin arandığı yer nedense hep dışarısıdır: çevre, toplum, sistem. Fakat en eski yolculuk, dışa değil içe yapılır. Marcus Aurelius’un satırlarında hâlâ yankılanan bir hakikat var: İyi bir yaşam, şöhretin gölgesinde değil, içsel bütünlüğün kıyısında başlar. İnsan, kendine dönebildiğinde yolculuk başlar. Ama önce şu soru öne çıkar: Kendime dönmeye cesaretim var mı?

Aynada Dostluk: Narsizmle Karşılaşmak

Kendini sevmek mi? Yoksa kendinle dost olmak mı? Wilhelm Schmid’in ayrımı burada belirleyici olur: Öz sevgi dış onaya muhtaçsa, kolaylıkla narsizme evrilir. Oysa dostluk—özellikle insanın kendiyle kurduğu dostluk—eleştiriyi tolere eder, kusurları kucaklar, hatta zaman zaman kendine gülmeyi öğretir. Belki de aynaya baktığımızda bir hayranlık değil, bir yoldaşlık aramalıyız.

Ruhun Haritası: Sorularla Tanışmak

Her içsel yolculuğun durakları vardır ve her durak, bir sorunun çevresinde şekillenir. Kendini tanımak, sorularla başlar:

  • Değerlerim bana ne söylüyor?
  • Sustuklarımda kim beni “ben” olarak bırakıyor?
  • Hangi ilişkilerde kendimi unutmadan var oluyorum?
  • Hangi yaralar bana eksiklik değil, derinlik kattı?
  • Hangi alışkanlıkları, yalnız kalma pahasına terk etmeliyim?

Bu sorular ruhun haritasıdır. Ama bir harita, sadece bakmakla işe yaramaz; ona göre yürümek gerekir.

İç Bütünlük: En Güzel Hayatın Sessiz Şartı

Reklamlar bağırır: “Kendini yeniden şekillendir!”
Algoritmalar fısıldar: “Daha mükemmel ol!”

Ama şunu unuturuz: Kim olduğunu bilmeyen biri neyi yeniden şekillendirebilir? Gerçek iyilik, alkış için değil; sükûnet için yaşanır. İç huzurun sesi dış dünyanın gürültüsünü bastırmaz belki ama ondan korunmayı öğretir.

Marcus Aurelius’un çağrısı hâlâ geçerli:

“İyi olmak üzerine tartışmak yerine, öyle biri ol.”

Bu cümle, bir eylem değil; bir yaşam biçimidir. İnsanın içinde saklı cevher, ancak aynaya cesaretle bakıldığında kendini gösterir.

Ve belki de denemenin kendisi gibi, hayat da bir denemedir: İyi olmanın ne olduğunu değil, nasıl sürdürüldüğünü sınayan bir metin.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version