Kendine Yeten Mutluluk

Sena Beyter 28 Görüntüleme Yorum ekle
2 Dak. Okuma

Kendinin en iyisi olabilmek, kendine yetebilmek, geri getirilemeyen zaman karşısında kendi mutluluğunun kaynağı olabilmek sanıyorum ki mutlu yaşamın temeli. Yeteneklerimizi çabalarımızla işleyerek kişiliğimiz olan 1 rakamının sağına eklediğimiz ve böylece varlığımızın değerini arttırarak başkalarına daha az gereksinim duyduğumuz ne varsa bugünkü huzurumuzun temel sebebi, sanki tüm rüzgara rağmen dik duran gövdesi. Bunu sürdürülebilir hale getirense sımsıkı tutunan, başka takviyeye gereksinim duymayan kökleri. Çünkü devamlılığı için kendinden başkasına bağımlı olan beraberinde de tehlikeyi getirir. Schopenhauer’un dediği gibi: ‘‘Nasıl ki en mutlu ülke az ya da çok ithalat yapması gerekmeyen ülke ise, iç zenginliği kendine yeten ve eğlenmek için dışarıdan az ya da çok bir şeye gereksinim duymayan insan da en mutlu insandır; dışarıdan alınan pahalıya mal olur.’’

Hayat örgüsünde en güzel motifler, aslında her birini kendi attığımız ilmeklerden ortaya çıkıyor. Müdahale alan el işindeki her alan kendini belli ediyor. Nurullah Ataç bu konuyla ilgili ‘‘En güzel yaz, kış gecelerinin karanlığında bütün çiçeklerini, kuşlarını bizim yarattığımız yaz değil midir?’’ diyor. Sadece kendimize endekslemediğimiz bir mutluluk, bir kimyasal tepkimedeki çözünürlük sabiti gibi oluyor. Dışarıdan etki eden faktörlerin denge sabitini koruyamayacağını da göz önünde bulundurarak sağa veya sola kaymaya meyilli oluyoruz. Hoşnutsuzluğumuzun kaynağı ise bu dengeyi korumak adına bu katsayıyı düşürmemiz gerektiğinde sonu gelmeyen isteklerimizin bunu yukarı çıkarması oluyor. Bu konuda Schopenhauer: ‘‘Kişilerin hoşnutluğu, istekleri ve elindekiler arasındaki orantıya dayanır. Bu yüzden, elindekiler, kendi başına düşünüldüklerinde, bir kesirli sayıda paydası olmayan bir pay kadar anlamsızdır’’ diyor.

Yoksunluğunu, varlığını bilmekten dolayı ihtiyaç olarak hissettiğimiz mutluluğa kavuştuğumuzda ve duygularımızı bir balonun artan hacmi gibi büyüttüğümüzde, var olan noktadan uçup kendimizi gözden kaybedebiliriz. Fakat bu balonun aniden hacmi küçülmek zorunda kaldığında ve onu elimize aldığımızda eskisi gibi olmadığını görebiliriz. Hayal kırıklıkları veya geride ne varsa bunların onarımını kendimizde yapmak zor fakat cevabını başkasında bulmak imkansız.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Sena Beyter
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version