Mankurtlaşma ve Zombileşme Üzerine

119 Görüntüleme
2 Dak. Okuma

İnsanın en büyük kaybı, hafızasını yitirmesi değil; kendi özünü, kimliğini ve ruhunu kaybetmesidir. Tarihin acı satırlarında “mankurt” olarak geçen bu kavram, yalnızca bir işkencenin adı değil, aynı zamanda bir toplumun en derin yarasıdır. Çünkü mankurt, geçmişini bilmez; köklerinden koparılmıştır. Ne anaya bakar, ne vatana değer verir. Onun gözünde ne hatıra vardır, ne de hürriyet.

Bugün bizlere çok uzakmış gibi görünen bu kavram aslında yanı başımızdadır. Modern çağda zincirler görünmez hâle gelmiştir. Teknoloji, tüketim ve sahte mutluluk vaatleriyle ruhlarımız kuşatılmıştır. Böylece insanlar, düşünmeden yaşayan, sorgulamadan kabullenen birer zombiye dönüşür.

Mankurtluk, geçmişi unutturur; zombilik ise bugünü köreltir. Biri hafızayı siler, diğeri iradeyi öldürür. Bir mankurt, kendi atalarını inkâr eder; bir zombi ise kendi benliğini unutur. İkisinin de ortak noktası, özgür iradenin yokluğudur. Ne yazık ki her iki hâl de insanı insandan uzaklaştırır.

Mankurtlaşma ve zombileşme, aslında aynı yarığın iki ucudur. Birinde insan geçmişinden kopar, diğerinde geleceğe kör olur. Kökünü kaybeden ağaç nasıl kurursa, benliğini kaybeden insan da çürür.

Bugün ekranların ışığında, sanal dünyanın sahte alkışlarında milyonlarca zombi dolaşıyor. Gözleri açık ama kalpleri kapalı… Konuşuyorlar ama düşünmüyorlar. Yürüyorlar ama nereye gittiklerini bilmiyorlar. Onlar için hayat sadece tüketmek, haz almak ve unutmak…

Bir de mankurtlar var; tarihsiz, kültürsüz, anasız, atasız… Onlara ne türkü dokunur, ne de bir bayrak dalgalanışı. Onların belleğinde hatıra değil, yalnızca boşluk vardır.

Oysa insan, yalnızca yaşayan bir beden değildir. Hafızasıyla, acısıyla, sevinciyle, düşleriyle insandır. Geçmişini unutmayan, bugününü sorgulayan, yarınını inşa etmeye çalışan kişi mankurt da olmaz, zombi de.

Bizlere düşen, belleğimizi diri tutmaktır. Dilimizi, kültürümüzü, değerlerimizi yaşatmak… Sorgulayan aklı, vicdanı ve özgür iradeyi korumaktır. Çünkü insanın en büyük köleliği, zincirlerle değil, unutkanlık ve teslimiyetle başlar.

Unutma ki; hafızasını kaybeden köksüzdür, iradesini kaybeden ölüdür. Direnmek ise hem geçmişe sahip çıkmak hem de geleceği inşa etmektir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version