Milgram

Beyza Bulut 62 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

MİLGRAM DENEYİ VE MİLGRAM DENEYİNDEKİ ETİK İKİLEMLERİN ÖNEMİ

Amerika’nın önde gelen Üniversitelerinden biri olan Yale Üniversitesinde psikolog olan Stanley Milgram tarafından 1963’de, insanların otoriteye sahip bir kişiye veya kuruma itaatini incelemek amacıyla bir araştırma yapılmıştır. İkinci Dünya Savaşının etkisi henüz çok tazeyken ve Nuremberg Kodlarının yayınlamasından 16 yıl sonra yapılan bir deneydir (Ekmekci, 2017). Milgram’ı bu deneye iten sebeplerden biri Hitler Almanya’sında yargılanan savaş suçlularının “Ben sadece görevimi yapıyorum” şeklindeki savunmaları olmuştur.

Deneye katılan katılımcılara araştırmanın amacını öğrenme modellerini araştırmak olduğu söyleniyor. Deney de katılımcılara öğretmen ve öğrenci olan kağıtlardan birini seçmeleri isteniyor. Halbuki her iki kağıtta da öğretmen yazıyor. Katılımcılara zorunlu olarak öğretmen seçtiriyorlar ve böylece katılımcıların hep öğretmen olması sağlanıyordu. Deney gözlemcisi ve kurban işbirlikçi bir şekilde, fakat deneye katılan katılımcılar kurban rolündeki kişinin de öğrenci kağıdını seçerek deneye gönüllü katıldığını sanıyorlar. Bütün bunlar katılımcılardan gizleniyor. Bundan sonra “öğretmen” ve “öğrenci” birbirlerini duyabilecek ama göremeyecek şekilde bir odaya alınıyorlar. Öğretmen rolündekiler öğrenciye soru yönetmeleri ve her yanlış cevapta elektrik şoku vermeleri istenmektedir. Öğretmen elektrik şoku verdiğinde öğrencinin rol gereği attığı acı çığlıkları duyuyordu. Makinede 45 voltluktan 450 voltluğa kadar elektrik şoku bulunmaktaydı. Katılımcılar devam etmek istemediklerini belirttiklerinde yanlarında bulunan deney gözlemcisi “Lütfen devam edin, devam etmek zorundasınız.” gibi otoriter bir üslupla bunları dile getiriyordu. Pek çok katılımcı bu otoriteye boyun eğerek, yandaki öğrencinin acı çekmesine hatta ölümle karşı karşıya gelmesine rağmen deneye devam ediyordu (https://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi).

Araştırmada gönüllü katılımcılardan aydınlatılmış onam formu alınmıştır. Bu araştırmanın kağıt üzerinde etik açıdan sorunsuz olduğunu göstermektedir (Ekmekci, 2017). Oysa araştırmada katılımcılar kandırılma yoluyla seçilmiştir. Katılımcılara iki “öğretmen” yazılı kağıt vermişlerdir. Fakat katılımcılara bir kağıtta “öğretmen” bir kağıtta “öğrenci” yazdığını söyleyerek rastgele seçildiğini düşündürmüşlerdir. Deney sahibi deneyin çıkarlarını düşünerek dürüstlük ilkesini çiğnemiştir. Ayrıca yine araştırma konusu hakkında da yalan söylemiştir. Bir diğer etik ihlal ise bu araştırmanın insanlar üzerinde kalıcı hasara yol açabileceğidir. Araştırmanın topluma ve bilime sağladığı katkıların yanı sıra katılımcılara verdiği zarar arasındaki çelişki de bir diğer etik ihlal olarak söylenebilir. Araştırma sahibi yararlı olmak ve zarar vermemek ilkesini çiğneyerek katılımcılara zarar vermiş olabilir.

Milgram, deney gerçekleşmeden önce Yale Üniversitesinde 14 psikoloji yüksek lisans öğrencisiyle sonuçların ne olacağına dair bir anket yapmıştır. Buna göre ankete katılan yüksek lisans öğrencileri katılımcıların % 1,2 oranında en yüksek voltajı uygulayabileceğini düşünüyordu. Meslektaşları ile yaptığı sözlü ankette de onların da sadece birkaç kişinin yükse voltajı uygulayacağını düşündüklerini görmüştür. Milgram ilk deneyinde katılımcıların % 65’inin (40 katılımcıdan 26’sının) deneyde en yüksek voltaj olan 450’yi, huzursuz hissetmiş olsalar da, uyguladıkları görülmüştür. Katılımcılardan hiçbiri 300 volt seviyesinden önce şok uygulamaktan vazgeçmedi. Deney daha sonra farklı psikologlar tarafından uygulandığında da hemen hemen aynı sonuçlar elde edildi (https://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi).

Milgram, deney sonuçlarını 1974’de yayımladığı “Otoriteye İtaat: Deneysel Bir Bakış” isimli kitabında daha derinlemesine incelemiştir. Milgram’ın bu kitabının önsözünden bir alıntıda şöyle demektedir: “Bu soru, Nazi devrinin o çok lanetlediğimiz itaat şekilleri ile bizim laboratuvarda çalıştıklarımız arasında bir ilişki olup olmadığı meselesinden doğar.” Milgram’ın sözlerine bakılacak olursa deneyin amacının bunlardan biri olduğu söylenebilir (https://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi).

Sonuçlara göre bakıldığında Milgram deneyleri, her ne kadar bilimsel önemi fazla ve tarihte bilinen en iyi psikolojik deneylerden olsa da, içerdiği etik ikilimler ve deneyin bilimsel yönden önemli olması, bu deneylerin bu kadar tartışılmasının nedenlerinden biri olabilir. Milgram deneylerinde dürüstlüğü, yararlı olmayı hiçe sayarak bir psikolog olarak sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Bu da bu deneylerin konuşulmasına, tartışılmasına ve deneyde etik ikilimler oluşmasına neden olmuştur.


  • KAYNAKÇA
    Ekmekci, E., P. (2017). Seçilmiş Vakalarla Araştırma Etiğinin Kısa Tarihçesi. Pamukkale Tıp Dergisi, 10(1):101-114.
  • Milgram Deneyi (t.b.). Otoriteye İtaat, Milgram Deneyleri. https://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi
  • Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği (2004).
Bu İçeriği Paylaş
Yazan Beyza Bulut
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version