Mutlu Yaşamak

40 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

İnsanların his dünyalarını geliştirmeleri ancak edebiyatla olur. Bırakın şiir yazıp en kısa ve çarpıcı bir biçimde duygularını başkasına anlatsın. Bırakın yazı yazıp, günlük tutarken sıkıntılarını satırlara döküp kurtulsun.

Genç yaşlarda yazılan şiirler genellikle karamsar aşk şiirleri oluyor. Sevdiğine kavuşamayan genç (erkek ya da kız) şiirlerini umutsuz ve melankolik düşüncelerle yazıyor.

Sanat sanat içindir diyen Cumhuriyet edebiyatı şairi, ölüm şairi olarak bilinen ve kısa hayatında 270 şiir yazan Cahit Sıtkı Tarancı, genellikle hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde yalnızlık, çaresizlik, ölüm korkusu temalarını yoğun olarak işlerken, yaşama sevinci ile dolu şiirler de yazmıştır.

“Ve böylece bu ömür her dakika bir buz parçası gibi kendiliğinden eriyecek…” dediği Ömrümde Sükut, ya da “Yaş 35 yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün…” diye başlayan 35 yaşında yazdığı en çok tanınmış YAŞ 35 şiirinde ölüm temasını işlerken, “Bu sabah hava berrak, / Bu sabah her şey billurdan gibi…” şiirindeki gibi umut temalı şiirler de yazmıştır.

Bir başka şairimiz, eski olan her şeyi reddeden Orhan Veli Kanık (Orhan Veli olarak tanınmış), 36 yıllık yaşamında eski yapıyı temelinden değiştirmiş, sokaktaki adamın söyleyişini şiire taşımış, çok sert eleştiriler almış ama birçok şiirinde bizi gülümsetmiştir.

“İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı…” mısrasıyla başlayan şiirinde İstanbul’daki olayları, “Bedava yaşıyoruz bedava…” mısrasıyla başlayan şiirinde bedava olanları şiirle anlatıyor. Ah Neydi Benim Gençliğim şiirini “Nerde böyle hüzünlenmek o zaman” mısrasıyla bitirmiştir.

İnsan ve hayat bir zaman sonra birbirlerini terk edecektir. Yaşlılıkta her şeyin değeri azaldıkça yaşama bağlılık artmaktadır. Şimdi en çok düşünülen, kalan günleri mutlu olarak yaşamaktır.

Bu düşüncelerle hayata sarılış, insanlara bir başka davranış ve gittikçe artan hoşgörü sağlar. Bu düşünceler mutlu, huzurlu insanlar içindir.

Bir de herkese ve her şeye kızgın, öfkeli, hırçın insanlar vardır ki, hiç durmadan konuşan, her konuyu bildiğini ispat etmeye çalışan, ihtiyarladığını kabul etmeyenlerdir.

Her yaşın güzelliğini yaşamaya çalışmak, kalan günleri geçmişi anarak ve üzülerek geçirmemek insanı çok daha mutlu eder. Şair Nazım Hikmet’in KALDI İŞTE şiirinde dediği gibi:

“Çayımız bardakta,
Çocukluğumuz sokaklarda,
Mutluluğumuz kursağımızda,
Sevdiklerimiz uzaklarda,
Gülüşlerimiz fotoğraflarda,
kaldı.”

diye mutlu yaşamaktan vazgeçmeyelim. Unutmamalıyız ki yaşamak için kalan günler her gece saat 24:00’te bir gün daha azalıyor, her gün bir yaprağı dökülen gül gibi…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version