Psikopatım

21 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Ünlü Merriam-Webster Sözlüğünde Psikopatlık; bir kişinin eylemlerinden pişmanlık duymaması, empati eksikliği ve suç eğilimlerinin varlığı ile öne çıkan egosantrik bir kişiliğe sahip olmaktır. Psikopatlığın oluşmasında genetik, çevresel faktörler, kişinin deneyimleri ve beyin hasarının etkisi olabilir, diye yazılmıştır.

Vikipedi’ye göre de Psikopati (Psikopatlık); çekici, manipülatif, duygusal yönden acımasız ve suç işleme potansiyeline sahip kişilik yapıları için kullanılır. Bazen sosyopati ile eş anlamlı olarak kabul edilen psikopati, kalıcı antisosyal davranış, bozulmuş empati, pişmanlık ve cesur, sınırsız ve bencil özellikler ile karakterize edilir.

Yani özetle bir kişide vicdan ve empati yoksa o kişide “Psikopati” olma olasılığı çok yüksektir.

Önceleri sadece psikopatların acımasız birer katil olduğunu düşünüyordum. Toplumun içinde yaşayan, kurallara bağlı ve saygın kişilerdi. Her ne yapıyorlarsa tıpkı doğadaki yırtıcılar gibi ihtiyacını giderip tatmin oluyor ve senelerce bu işleri gizli yürütebiliyorlardı.

Bu insanların sayısını bilmek zor ama bana kalırsa her birimiz yaşantımız boyunca en az bir kere biriyle karşılaşmış olmalı… Şimdi sayısı çok dediğime bakmayın, ben ve benden önceki kuşaklar tüm bunlardan bihaberdi. Her insan normal, her insan güvenilir ve birçoğu empati sahibiydi. Ben ve benim gibiler, psikopat sayısındaki artışı, özellikle iletişim kanallarının çoğalması ve sosyal medya denen evrensel muhabirler sayesinde gördük.

Üstelik bu iş bireysel olmaktan çıktı. Tam da gözlerimizin önünde önce bazı aileler, aşiretler, mahalleler, sonra iller ve en sonda devletler sırayla birer psikopata dönüştü.

Şimdi sıkı durun, artık bunu rahatça söyleyebilirim. Maalesef hepimiz birer PSİKOPATIZ.

Hadi test edelim.

Mesela size kötülüğü dokunan birini düşünün. Ama bu kötülük öyle can alan türden olmasın. Örneğin trafikte ilerlerken arkadan biri, size durup dururken korna çalmıştır… Şimdi bir düşünün, ne tepki verdiniz? İçinizden bir an için bile olsa o adamı öldürmek geldi mi? Bana bunu nasıl yapar diyerek elleriniz ve ayaklarınız öfkeden titredi mi?

Başka bir şey sorayım. Markette sıra beklediğiniz bir gün, elinizde sadece iki şişe su varken hemen önünüzdeki adam ya da kadının market arabası azına kadar dolu olduğunu gördünüz. İlk ne düşündünüz? Sizi görüp gülümseyerek “Buyurun lütfen geçin. Sizinki azmış…” demesini beklediniz değil mi? Peki yaptı mı?

Hey öndeki adam ya da kadın! Aslında bu soruyu ben size sormuştum. Eğer arkanızdaki adamı ya da kadını zerre kadar umursamadıysanız, sizde bir psikopatsınız… Hele ki şu satırları okuyup derhal savunmaya geçtiyseniz bu daha da vahim… Çünkü empati yoksunluğunun yanında maalesef hiçbir pişmanlık duymadığınız da ortaya çıkmış oldu…

Küçük mesele bunlar anlık öfke nöbetleri diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama tüm bunlar toplumsal yargımızı etkiliyor. Bir dava hakkında karar verirken kendimizi olaya karışanların yerine koymuyor, bir gün tüm bunların bizim de başımıza geleceğini anlamıyor ve en kötüsü yaptığımız her şeyi doğru görüp zerre pişmanlık duymuyorsanız…

Her gün yüzlerce insan ölürken siz öldürenleri değil de ölenleri suçluyorsanız… Bundan sonrasını yazmaya kalbim izin vermiyor, dilim varmıyor dostlar… İşte tam burası sözün bittiği yer…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version