Ruhun Yaraları

27 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Yeni bir sayfadan başlayabilme cesareti gösterebildiğim tuhaf bir gün bugün… Kalbim cesaret istese de umudum kırık nicedir… Ancak yazmak, yazmanın büyülü dünyası merhem olur yaralarıma! Satırları kirletmeye kıyamayacak kadar çekimserim artık! Derdimle kimseleri yormak istemem. Bu yüzden yorgun yanlarıma dua sürüyorum. Satırlar kadar çekincem yok ama insanlardan yana! Allah’a havale etmenin huzurunu sürüyorum. Vekil olarak Allah yeter biliyorum. Ona güvenip dayandığım tek bir konuda yarı yolda kalmadım. Ama insanlar öyle değil. Bir kasırganın içinde debelenip duruyorum. Akışa bıraksam kendimi, savrulup giderim diğerleri gibi… Ama ben zayi olmak istemiyorum. Yordu beni bu insanlar, yordu beni bu dünya… Öteleri özlüyorum. Yazmaya bile mecalim kalmamış hakikatleri, başımdan geçen onca şey karşısında lal oluyor dilim!

Evet Sevgili Dost, bu defa mevzu sandığımızdan oldukça derin… Asırlardır inandığım sezginin gücüne bu defa teslim olmak istemiyorum. İçimin içi acıyor. Hem bedensel hem de ruhsal olarak canımın yandığını hissedebiliyorum. Hüznüm kelimelerimden büyük… Anlatmaya dermanımın olmadığı bir acıyı hangi kelimenin gücü yeter ki ifade etmeye? Sanki korkularımın esiriyim. Kalbim hiç olmadığı kadar kayboluşta, oturup saatlerce avazım çıktığı kadar ağlamak istiyorum. Ağlamak, ağlamak ve ağlamak… Yorgun kelimelerim, yorgun sabrım, yorgun ellerim ve yorgun kalbim… Sadece Rabbime teslim olmanın verdiği ferahlığı arzuluyorum. Hasta olmanın, ruhun yaralarının, hastane koridorlarının, kötü senaryoların, geçmiş anıların ortasında çırpınmaya bile gücüm kalmamış vaziyette bekliyorum. Beklemek kalbimin sınavı! Peki ya ruhun yaraları? Çok bekleyip yolda kalmanın acısı yol yorgunluğuyla kıyaslanır mı? Ah, kalemin yazamadığını dil nasıl söylesin? Ah, bahtsız yüreğim serzenişlerle neylesin? Umulmadık yerden geldi bu defa sorular… Başımıza gelenler esasında dünyada olduğumuzu bize sıkça anımsatan imtihanlar! İmtihanlar ve imtihanlar…

Kalbimin yükünü taşıyamadığım günlere merhaba! Bahçede unutulmuş en sevdiğim çiçekler, hem solmuş hem de unutulmuş… Oysa kavuşunca kırlara kalbim yerinden çıkacak gibi olurdu. İçimdeki çocuksu coşkuyu yaşamayan biriyle yaşam hakikaten çok acı olurdu. Bu günlerde gönülsüz kelimelerim, gönülsüz tüm cümlelerim! Gönlü kırık tüm hecelerin… İçimde aşılmaz yorgunlukların kederli umudu, dizlerimde değiştiremediklerimin sancısı! Kalbim ürkek bir serçe misali konmaya korkuyor bilmediği dallara… Zihnim çaresiz dönüp duran düşüncelerin girdabında! Belki de bazı kitaplar yarım kalmalı, bazı şiirlerse hep eksik…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version