Yalnızlık Döngüsü

23 Görüntüleme
2 Dak. Okuma

Merhaba sayın okur. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bu yazımda son zamanlarda gözlemlediğim bir konuya değinmek istiyorum.

Derinlemesine incelenmesi gereken, hatta yaşam kalitemizi her geçen gün derinlemesine etkileyen bir konu.

Yalnızlık.

Kendimize bile bu soruyu sormaktan asla vazgeçmeyiz:

Yalnız mıyım?

Temelde basit ama özünde kritik ve rafine bir soru.

Kendinizi yalnız hissediyor musunuz?

Bahsettiğimiz yalnızlık biyolojik bir yalnızlık değil; mentalitemizi zayıflatan, hayata bakışımızda da yeri geldiğince sığlaşan ve köhneleşen kronik bir yalnızlıktan bahsediyorum. Belki çevremiz çok geniş ama kendi içimizde, kafamızda o çevreden eser yoktur. Onlar bizi biz olmaktan çıkaran bir argümandan başka bir şey değildir. Ruhsal yalnızlığımız bizi biz etmeye çalışan bir gerçeklik turnusolu.

Fakat öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o turnusol görünmez bir pelerinden başka bir şey değil. Yalnızlığımız tamamen gerçek ama dış dünya bu gerçekliği anında yıkacak bir büyüklükte. Ben kalabalığın da yalnızlığın da ayarında olması gerektiğini düşünenlerdenim. Asıl anlatmak istediğim nokta, günümüzde var olan yalnızlık olgusunun kronikleşmiş ve içselleşmiş olması. İşte bu da sosyal hayatı sekteye uğratan en önemli faktör.

Bu faktörün yansımasını görebilmek için basit bir deney yapabilirsiniz. Çevrenizden birkaç kişiye en büyük derdinin ne olduğunu sorun. İnanın ki yalnızlıktan dem vuranların sayısı hiç de az olmayacaktır. Yalnızlığımızı etkileyen bir sürü unsur var. Ama tüm bunların ötesinde, yalnızlığımızı uzun süreli yaşatmamak ve onu karakterimize entegre etmemek. Umarım sizlerin de bu yazıyı okuduktan sonra yalnızlıkla alakalı düşünmenizi sağlamışımdır.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Esen kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version