Anlatamıyoruz

26 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Bazen gördüğümüzü, duyduğumuzu, yaşadığımızı veya içimizde biriken duygu ve düşünceleri anlatmak isteriz, dökmek isteriz içimizi, ama bir türlü anlatamayız. Hep eksik kalır anlattıklarımız veya içimizde bir yerlerde takılı kalır, dışarıya dökemeyiz ve o hep orada kalır. İçimizde anlatamadığımız ne kadar çok şey birikip çoğalırsa, o kadar rahatsız oluruz. Çünkü her birikinti bir yüktür bizde. O ağırlığın altında ezilmemek için ruhumuz, gönlümüz ve zihnimiz anlatmak isteriz, konuşmak veya yazmak… Çünkü bunlarla ancak biraz hafifleriz. Yani bir şekilde anlatınca. Bu anlatmak; sözlü, yazılı, görsel, yaşayarak veya sanatla olabilir. Çünkü bunlar insanın kendini bir şekilde ifade edebilme şeklidir. İnsan, doğası gereği hep anlatmak ve kendini bir şekilde ifade edebilme ihtiyacı hisseder. Bir bardak düşünün; onun belli bir yere kadar su alabilme kapasitesi vardır. Fazlası ona çok gelir, taşırır. İnsan da öyle, tıpkı o bardak gibidir. Belli bir kapasitesi vardır. Fazlasını taşırır, geri kalanını uygun bir zaman ve zeminde, uygun kişilere anlatmak ihtiyacı hisseder ve böylece rahatlar, hafifler…

Peki! Neden Anlatamıyoruz?

Şu sebeplerden dolayı anlatmak istediğimizi veya anlatmak ihtiyacını hissettiğimiz şeyleri anlatamıyoruz:

  • Kelimeler veya dillerin yetersizliği,
  • Mânâ eksikliği,
  • Zaman ve zeminin uygun olmayışı,
  • Kişi veya kişilerin uygun olmayışı,
  • Toplumun anlayış ve algı yapısının bozuk oluşu,
  • Bazı duygu ve düşüncelerini ifade özgürlüğünün olmayışı,
  • Anlatmaya hazır olmamak vb. gibi durumlar söz konusu olabilir.

Anlatamamanın Sağlığa Olan Olumsuz Etkileri

İnsan içinde biriktirdiği izlenimlerini, yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini anlatmayınca, bunlar insanın ruhuna, zihnine ve bedenine ağırlık yaparak sağlığı bozar. İnsanın sinirlerini tahrip eder ve bu uygun olmayan davranışlara neden olabilir. Bunlar; stres, öfke kontrolü problemi, sinir, anksiyete bozukluğu, depresyon, zihinsel ve ruhsal problemlere yol açabilir. Bu gibi çoklu kişilik bozukluğu, kişiyi bireysel olarak rahatsız ettiği gibi toplumsal kabul normlarına da ters düşmektedir. Birey, toplumun yapı taşı olma özelliğini de kaybeder. İnsan ve toplum ilişkileri sağlıklı olamaz. Çünkü zarar verebilme eğiliminde olur.

“Anlatmak sağlıklıdır, anlatamamak sağlığa zararlıdır.”

Sonuç olarak; hep içinden birikiyor insan ve biriktiği kadar anlatarak veya içini dökerek rahatlar ve hafifler insan. Anlatmanın güzelliği, insan anlatınca anlar. Ve karşındaki veya karşındakiler seni anlayınca, empati kurunca ve anlayışla karşılayınca güzel oluyor anlatmak. Anlatamamak ise o yüklerin altında ezilmek ve büzülmektir. Rahatsız olmaktır. Bu yüzden anlatamamak; ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak kendine zarar vermektir. Duygu ve düşünceleri baskılamaktır. İnsan ve toplum ilişkilerine ters düşmektir…

“Anlatamazsan yük edersin derdini kendine,
Anlatırsan iyilik edersin ruhuna, zihnine ve bedenine.”

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version