Babalar ve Oğulları

Gülay Eker 32 Görüntüleme 10 Yorum
3 Dak. Okuma

Hayatlarımız, mavi gök kubbenin altında görünmeyen bir hızla devam ederken bizler yaş ve yol alıyoruz. Her birimiz farklı farklı araçlara binmiş gidiyoruz işte… Ama hiçbirimiz ne yaşın farkındayız ne de alınan yolun.

Hani insan, yolculuk sırasında anlamaz ya yorgunluğunu .Gider gider de, mola yerinde anlar ne kadar yol aldığını.

İşte onun gibi, geriye dönüp baktığı zaman anlıyor insan, ne kadar yıl ve yol aldığını. Ve istemsizce dilinden şu kelime çıkıveriyor.

“Vay be! Nasıl da geçiyor zaman?” Şarkıdaki gibi mırıldanıyor belki de “Hani benim gençliğim nerde?”

İnsan; ömrün faniliğini ne zaman fark eder ?

Hiç düşünmediği şeyleri ne zaman düşünmeye başlar?

Oyun gibi gelen hayat ne zaman ciddileşir?

Ve İnsan, bir oğul sizce kaç yaşında büyür?

……….

Ben ne babayım, ne de bir oğul. Ama biliyorum ki, bir erkek çocuğu babasını toprağa verdiği gün büyür. Kaç yaşında olursa olsun.

Babasını toprağa emanet ettiğinde anlar artık büyüdüğünü. Babasını kaybeden her adam artık yetimdir. On yaşında da yetimdir. Kırk yaşındaysa da yetimdir.

Bir baba söylemediği kelimelerle gömülür.

Söylenemeyen sözler biriktirir ömrüne. Bu sözleri ne oğul duyar nede kendisi…

Anadolu toprakları bereketlidir, ismiyle münhasır analarla doludur. Analar ön plandadır. Bir adım geride babalar söz sahibidir.

Bu topraklarda babalar direk söz söylemezler analara söylerler. Analar da oğullarına…

Saraylardan kentlere, obalardan köylere, hakimiyet babadan oğula geçer.

Babanın soyadı oğulla nesillere aktarılır.

Böylesine güçlü bir bağ vardır babalar ve oğullar arasında. Ülkemizde bu kadar güçlü bağa karşın, babalar ve oğullar arasın da hep bir mesafe olagelmiştir.

Duygular yoğun ama kelimeler çok azdır.

Çocukken oğullar, babalarına benzemek isterler. Hayalleri, baba gibi güçlü olmaktır. Babalar evlatlarını çok sevseler de kendi hakimiyetlerini korumak isterler. Belki de bu yüzdendir; babaların, oğullarına karşı biraz mesafeli durmaları…

Günümüz de farklı meslekler de çok başarılı erkekler vardır. Mesleklerin de zirveye çıkmışlardır. Bunun yanında pek çoğu ile biraz konuşsanız çocukluk yaraları ile dopdoludur.

Babadan sevgi sözcükleri duymadan geçirilen çocukluk ve gençlik yaşlarının etkisi ömür boyu sürer.

En etkili tedavi ve babayla barışmanın yolu AFFETMEKTİR.

Hatta daha da güzeli baba olanların hayalindeki BABA gibi davranmalarıdır.

Bir sonraki nesile baba yarası aktarmamaktır.

Tüm babaları rahmetle anıyorum…

Ve bir yanlış kelimem olduysa tüm babalarda özür diliyorum…

Saygılarımla.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Gülay Eker
Bağlantılar:
Öğretmen / Yazar
10 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version