Bilim ve Kadın

Necla Karataş 46 Görüntüleme Yorum ekle
7 Dak. Okuma

Bilim ve kültür tarihinde, bilim kadınlarına neden ender rastlarız? Çünkü kadın, doğası gereği çocuk doğurup, çocuk yetiştirir. Ev işleri, aile kadının epey zamanını alır. Platon der ki: Kadınlar da erkekler gibi aynı mantığa sahiptir, yeter ki onlar da aynı eğitimi alsınlar ve ev işleriyle fazla uğraşmasınlar.

Hamile olan bir kadının midesi bulanır, kusar sağlamlığı ve dayanaklılığı azalır. Çünkü, canında can taşır. Hamileliğin verdiği sıkıntı yüzünden, kadının sağlığı da bozulur.

Kadın gün boyunca sadece makyajıyla, giyimiyle, güzelliğiyle meşgul olursa zamanını boşa harcamış olur. Zeka, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak bir şeyler ortaya koyamaz.

Bir gün aile dostlarından biri banyoda tıraş olurken gördüğü Einstein’e sordu: ”Tıraş olmak için neden banyo sabunu kullanıyorsunuz?

Alman asılı Amerikalı fizikçi Albert Einstein düşüncelerini sadece yaptığı icatlarına yönelttiğini belirten şu cevabı verdi: “İki sabun zihnimi meşgul ediyor ”Einstein, zihnini sadece icatlarına odakladı.Ve dünya çapında ün kazandı.

Einstein bir bebek doğurmuş olsaydı, bebeğinin bütün ihtiyaçlarını karşılamış olsaydı ve bu bebek bir değil de, üç bebek olsaydı: Einstein Einstein olabilir miydi? Hayır, asla olamazdı. Çünkü o zaman Einstein ailesi ve çocukları yüzünden elindeki işe yoğunlaşamazdı. Deneylerini ve araştırmalarını bırakmak zorunda kalırdı.

Kadınların da entelektüel kavrayışları geniştir. Yeter ki kendilerini yapacakları işe tamamen adasınlar, odaklanabilsinler.

Atomu parçaladık, genleri yeniden birleştirdik, teknoloji gelişti, uzaya çıktık ama yine de kadın dünyanın her yerinde, hor görülüyor, eziliyor, katlediliyor…

Eskiden olduğu gibi günümüzde de bilim erkeklerin elinde. Bazı erkekler, zeki kadınların sivrildiklerini görünce, ellerinden geldiğince engel olmaya çalışıyorlar. Dahi kadınlar çoğu zaman erkek meslektaşlarının kıskançlığı yüzünden yaratıcılıklarını dünyaya açıklama olanağını bulamamıştır. Çünkü, çoğu erkek, kibirleniyor. Kendini kadınlardan daha bilgili, daha akıllı, daha üstün, daha zeki zannediyor. Oysa kadın ve erkek arasında tek bir fark var; o da fiziksel güçtür. Sözüm yabana, ayı da erkekten daha güçlüdür. İnsan hakları açısından erkeğin kadına, kadının erkeğe üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak insanlıktadır. Ne güzel söylemiş Mevlana:

Sen bensin işte, ben senim işte,
Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek.
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek.
Başımız da tek aklımız da tek.
Ne diye iki görüp kalmışız.

Dünyanın her yerinde kadın, bilimden, siyasetten soyutlanıyor, eziliyor, aşağılanıyor. Bilim ve siyaset alanında kadının varlığından rahatsızlık duyan bir çok erkeğe rastlayabiliriz. Bazı erkekler, kadınların kendilerinden daha bilgili, daha zeki daha kültürlü olmalarını hazmedemiyor.

Kadınların zihinsel ve fiziksel açıdan hiçbir eksiklikleri yoktur. Yeter ki eğitime erişim fırsatları tanınsın, finansal destekler sağlansın, tecrübe edinme yolu açılsın. Bunun kanıtı da aşağıda sıralayacağım, dünyanın ünlü dahi kadınları:

Sabiha Gökçen (Hem Türkiye’nin hem dünyanın ilk kadın pilotudur), Prof. Dr.Tansu Çiller (Türkiye’nin ilk kadın başbakanı) Marie Curie, Rosalind Franklin, Ada Lovelace Sophie German, George Eliot…

“Erkeklerin dünyasını yöneten kadın, İngiltere kraliçesi I .Elizabeth 16. yüzyılın erkek hakimiyetindeki politik yaşamına girip ayakta kalmış olmasından öte, bu yaşama kesin bir şekilde hakim olmasıyla da tarihteki parlak yerini almıştır. I. Elizabeth, İngiliz kültürünün askeri, bilimsel ve sanatsal açılardan en önemli patlamasını yaşadığı bir dönemde hüküm sürdü. Çevresine, zamanın en büyük beyinlerini toplama akıllılığını gösterdi. İngiltere’nin kazandığı başarının simgesi haline geldi. En önemlisi de olağanüstü bir öz denetim göstererek gönül ilişkilerinden kaçındı. İngiltere’yi yüzyıllardır olduğundan çok daha iyi bir hale getirdi. Onun döneminde ülke birleşti, istikrar sağlandı ve refaha ulaşıldı. Ayrıca Francis Bacon,William Shakespeare, Marlowe ve Spenser gibi dahilerin başını çektiği görkemli bir bilim ve edebiyat geleneği meydana getirdi. Elizabeth ayrıca 1588’de İspanyol Armadası’na karşı elde edilen zaferle İspanyol tehlikesini savuşturarak, İngiltere’ye büyük gurur kazandırdı. 45 sorunlu yıl boyunca İngiltere’yi yönetti.” (Tony Buzan, Deha’nın El Kitabı)

Tarihçiler, Elizabeth çağı diye bir dönemden söz ediyorlar. Yeteneksiz hükümdarlığın (yarım yüzyıl sonra parlamentosuyla iç savaşa giren (I. Charles gibi), o fırtınalı ve buhranlı dönemde İngiltere’yi nasıl bir felakete sürükleyebileceği düşünüldüğünde, böyle bir tanım yapmakta ne kadar haklı oldukları anlaşılıyor.

“Hypatia İskenderiyeli astronom ve matematikçi, sesi bugüne dek ulaşabilen ender kadınlardan biri. Raffaello’nun ünlü “Atina Okulu” adlı freskinde onlarca erkek düşünür ve bilim insanı arasında kendine yer bulabilmiş tek kadın figürdür. Ancak bu yüzden canice katledildi. Bu da tarih boyunca kadın bir düşünür olarak var olmanın ne denli zor olduğunun kanıtıdır.” (P. Dilara Çolak)

Cinsiyetle ilgili ayrımcılık ortadan kaldırılmalı. Kadın ve erkeği eşit görüp, insana insan olduğu için değer vermeliyiz.

Bir panelde üniversiteli öğrenci Can Yücel’e sorar:

-Neden okuduğumuz bütün şairler erkek, kadınlardan iyi şairler çıkmaz mı?

Can Yücel:

“Biz şiiri şeyimizle mi yazıyoruz, ne bilem ben!..

Can Yücel’in düşüncelerine ben de katılıyorum. Sanat ve bilim cinsel organlarla yapılmaz. Bilim ve sanat yapmak için; zeka, yürek ve akıl gerek. Bunlar da hem kadında hem erkekte var. Akıl yönünden kadın ve erkek arasında bir fark söz konusu değildir. Kadın erkek ile aynı hak ve sorumluluklara sahip bir bireydir. Düşünce tarihinin erkek egemen olmasının gösterdiği şey karşı cinsin bu konudaki yeteneksizliği değil, iki cinsiyete eşit şartların sunulmadığıdır. Tüm insanlar aynı akli yetilere sahiptir.

“Kur’an ayetlerinde kadınlar insani değer yönünden erkeklerle eşit sayılmışlardır. İnsani haklar yönünden erkekle kadınlar arasında bir fark yoktur. İnsan gerçeğini, ruhu oluşturmaktadır gövdesi değil, insanın insanlığı onun ruh ve canına aittir cismine veya ruh ve gövdenin bileşimine ait değildir. Erkek ve kadını erkeklik ve kadınlık yönleriyle değil, insanlık çehreleriyle tanımak gerekir. Bu yönden erkek hiçbir üstünlüğe sahip değildir.” (Abdullah Cevadi Amuli)

“Allah’ın katında ve kitabı Kuran’da cinsiyet üstünlüğü yoktur. Hiç kimse kendi seçimi olmayan cinsiyetini, övünme ya da yerinme unsuru olarak görmemelidir. Üstünlük cinsiyet üzerinden değil duyarlı ve sorumluluk bilincine sahip bir birey olarak erdemli bir şahsiyet ortaya koymak üzerindendir.” (Emre Dorman)

“Ne erkekler, ne dişiler tek başlarına hiçbir şey için yeterli değildirler; mükemmelliğe ulaşmaları için birbirlerini tamamlamaları gerekir. Ancak uyum içinde bir arada bulundukları zaman gerçek değerlerine ulaşırlar…” (Harald Braem, Uruk Aslanı Gılgameş, 353)

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version