Bir İmparatorun Hüzünlü Aşkı “Börte”

Özge Güner 158 Görüntüleme Yorum ekle
8 Dak. Okuma

Öyle bir kadın düşünün ki sevdiği adam için satılmayı göze alsın ve öyle bir adam düşünün ki sevdiği kadın bir daha satılamasın diye kırk milyon metre kareyi satın alsın. Bu adam ve kadın kim mi? Moğol İmparatorluğu’nun yenilmez hükümdarı Cengiz Han ve biricik aşkı Börte…

Cengiz Han yani o zamanki ismi ile Timuçin, kimine göre eli kanlı korkunç bir katildi kimine göre kırık milyon metre kareyi kendi topraklarına katan, yenilmez bir hükümdar. Kimine göre zalim kimine göre dünyanın en merhametli ve adaletli adamı. Aslında o, sevdiği için her şeyi göze alabilecek kadar aşka aşık bir adamdı. Mazbut biriydi ve her zaman sıradan bir aile adamı olarak yaşamanın hayallerini kurardı. Kelle kesmek değil ona kalsa bir ömür boyu sevdiği kadının dizinin dibinde oturur saçlarını tarardı.

Daha dokuz yaşında babası kabilesinin geleceği için Merkit kabilesinden bir kız ile evlenmesi gerektiğini söyledi. Bunun neden gerekli olduğunu çok sonradan acı bir tecrübe ile öğrenecekti. Sorgulamadı ve kabul etti. Merkit’lere haber salındı ve gelin almak üzere yola koyuldular. Biraz dinlenmek için mola verdikleri yerde Timuçin dünyalar güzeli bir kız gördü. Bu kız Olkhonoud kabilesinden Börte’ydi. Görür görmez ona vuruldu. Bu yola bir gelin almak için çıkmışlardı madem bu gelin Börte olmalıydı. Börte hiç bir fayda sağlamayacak kadar küçük bir kabilenin kızıydı. Onu gelin olarak almak doğru değildi ama bir Moğol erkeği kendi gelinini kendi seçmeliydi o nedenle zor olsa da babasını ikna etti. Merkit’li gelin yerine Börte’yi alıp geri döndüler. Yıllar yılları kovaladı. Börte ve Timuçin huzur dolu yuvalarını kurmuşlardı. Her sey çok güzel bir şekilde giderken bir gece yarısı Merkit’lerin saldırısı ile hayat kabusa döndü. Merkit’ler tüm çadırları yakıp yıktılar, Timuçin’nin babasını ve tüm erkekleri kılıçtan geçirdiler ve Timuçin’in biricik aşkı Börte’yi esir aldılar. Timuçin bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştı ama o gece öğrendiklerinden sonra ölmeyi yeğlerdi. Bundan seneler önce Timuçin’in annesi Höelin, Merkit’li bir adam ile evliydi. Babası Yesugei bir savaş sırasında onu kaçırmıştı ve kendine eş yapmıştı. Yesugei ‘nin, oğluna onlardan bir kız anlamak istemesinin bir sebebi de geçmişte olanları telafi etmek ve barış sağlamak istemesiydi. Ama işler istediği gibi gitmemişti. Oğlu Timuçin, Börte’ye aşık olmuş tı ve haber salınmasına rağmen Merkit’e gidilmemişti. Bu da aradaki savaşı daha da körüklemişti.

Karısı kaçırıldığı için senelerce intikam ateşi ile yanan Merkit’li adam, Börte’yi kaçırarak intikamını aldı. Timuçin için asıl ölüm bu demekti. O dönemlerde kaçırılan kadın, kaçırıldığı yerde kalmaya zorlanırdı ama Timuçin başka bir yol izlemeye karar verdi. Can dostu Camuka’ya gitti ve olanları anlatarak kendisinden yardım istedi.

Camuka, can dostunu geri çevirmedi ama asker sayısı öylesi büyük bir ordunun karşısına çıkmak için yeterli değildi. Bir yıl boyunca yeteri sayıya ulaşmak için beklenildi. Bir yılın sonunda Merkit’e saldırı düzenlendi. Sayıları onlara karşı hala azdı ama Timuçin için buradan geri dönüş yoktu. Korkusuzca salladı kılıcını ve Börte’yi kurtardı. Ama ortada büyük bir problem vardı. Börte dokuz aylık hamileydi. Gel gör ki onu çok seviyordu. Çocuğunu da severim dedi ve bağrına bastı. Savaştan kazanılan hazineyi askerlere bıraktı, Börte ile beraber sakin bir hayat sürmek için topraklarına geri döndü. Cömertliği ve cesurluğu ile askerlerin takdirini kazandı. Belli başlı komutanları Camuka’nın emrinden çıkıp Timuçin’in emrine girmeye karar verdiler. Camuka buna içerlese de askerlerin komutanlarını seçmesi olağan bir şey olduğu için ses çıkarmadı. Biraz da Timuçin’i kardeşi gibi seviyordu. Onu karşısına alamazdı.

Timuçin’in, Merkit’leri yenilgiye uğratması halkı tarafından büyük bir coşku ile karşılandı. Börte’nin karnındaki çocuğun bir Merkit’ten olması çirkin söylentilere sebep olsa da o buna kulak asmadı. Ona misafir anlamına gelen “Cuci” adını verdi ve kendi evladıymış gibi bağrına bastı. Sadece bir kaç sene sonra Moğollar olarak bilinecek birleşmiş kabileleri kurdu ve onların lideri olarak Cengiz Han adını aldı. Eski düzene tam kavuşuldu derken bir sabah yine düzen bozan bir olay yaşandı. Bir gurup hırsız, Cengiz Han’ın atlarını çalmaya kalkıştı. Cengiz Han’ın askerleri, hırsızları kılıçtan geçirip öldürdüler. Sonradan anlaşıldı ki bu hırsızların içinde Camuka’nın öz kardeşi de vardı. Bu haber Camuka’ya gittiğinde yeni bir savaşın cephesi açılmış oldu. Cengiz Han bu yanlışı telafi etmek için askerlerin kafasını kesip Camuka’ya göndermek istedi ama Börte buna izin vermedi. Çünkü bunu yapması askerler tarafından güven sorunu meydana getirirdi. Bir süre sonra Camuka tüm askerlerini toplayıp Cengiz Han’ın kabilesine saldırdı. Kadın ve çocuklar hariç tüm erkekleri kılıçtan geçirdi ve Cengiz hani huzuruna istedi. Hayatını bağışlaması için özür dilemesini istedi. Cengiz Han özür dilemedi. Camuka ne kadar kızgın olsa da yine de onu öldüremedi. Köle olarak zengin bir tüccara sattı. Cengiz Han uzun yıllar bir köle olarak, hatta sık sık sergilenen bir bir köle olarak yaşamaya başladı. Yoldan geçen bir Keşiş, Cengiz Han’daki farklılığı gördü ve ona yaklaşarak bir gün büyük bir hükümdar olacağını söyledi ve o gün geldiğinde kendilerine ait hiç bir belgeyi yakıp yıkmamasını, tarihi yok etmemesini istedi. Cengiz Han bunu bir şartla kabul edeceğini söyledi. Börte’ye gidip yaşadığını haber vermesini istedi. Keşiş, bunu kabul etti ve Börte’yi bularak Cengiz Han’ın yaşadığını haber verdi. Börte, Cengiz Han’ı çok kötü bir halde buldu. Onu kurtarmak için paraya ihtiyacı vardı. Şimdi fedakarlık yapma sırası ondaydı. Zor olsa da bir karar verdi. Zengin bir adam bularak onunla yaşamaya başladı. Sabırla biriktirdiği parayla Cengiz Han’a satın aldı ve tekrardan başlamak üzere topraklarına döndüler. Cengiz Han, şimdi bir dönüm noktasındaydı. Kendisi Börte ile beraber sakin bir hayat yaşamak istedikçe hayat ona acımasız davranıyordu. O ana kadar ne hükümdar olmak ne güç ne de para umurunda olmuştu ama aynı şeyleri tekrar yaşamamak için artık bunlara ihtiyacı vardı. Sabırla bekledi.

Sıfırdan beri ordu kurdu ve ilk iş Camuka’ya saldırdı. Bütün askerlerini öldürmek yerine kendi emrine kattı. Kader dönmüştü bu sefer o konuştu. Camuka’ya eğer özür dilerse canını bağışlayacağını söyledi. Camuka özür dilemedi ve idam edildi.

Sonra gözünü Çin’e dikti. Çin büyük bir orduydu. Askeri güç ile yenmesi imkansızdı bu sefer zekasını konuşturarak veba hastalığına yakalanan askerlerini mancarıkla Çin Seddi’nden içeriye uçurdu. Böylelikle kimyasal savaşı başlatan ilk kişi oldu. Aşılmaz denen Çin Seddi’ni aştı. Bu zaferle beraber başka zaferler geldi. Ardı ardına Topraklar fethetti. Avrupa’ya kadar açıldı ve kırk milyon metrekarelik toprakların tek hükümdarı oldu.

Börte, bu büyük hükümdarlığın tek kraliçesi ve Cengiz Han’ın baş kadını oldu. Cengiz Han’ın verdiği her kararda danıştığı ilk kişiydi. Dolayısıyla hükümdarlığın yönetilmesinde söz sahibiydi.

Onların hikayesi iki küçük çocuğun masum aşkı olarak başladı ama büyük fedakarlıklar sonucunda devasa imparatorluğun hükmedenleri olarak son buldu.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Özge Güner
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version