Bir Yabancı Dili En Kısa Zamanda Öğrenmenin Yolu

Mustafa Öztürk 57 Görüntüleme Yorum ekle
9 Dak. Okuma

Herhangi bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu ülkede en az bir sene kalmaktır. Çok güzel, ama herkes maddi olarak bu imkana sahip değil ve zaman da bulamayabilir. Sadece yabancı dilde değil hangi iş olursa olsun, başarılı olabilmek için ona tamamen kendinizi konsantre edip odaklanmanız gerekir. Dili öğrenmek için yeterli motivasyona sahip değilseniz emin olun bu işi yarım bırakacaksınız. Bu yüzden yabancı dil eğitiminde sizi nelerin motive edebileceğini açıklamakla işe başlıyorum.

Birincisi: Dil tazminatı almak. Bazı özel işyerleri, mesela bankalar, ya da kamu kurumları, belli bir dil yetkinliğine sahip kişilere yabancı dil tazminatı ödüyor. Bunun için YDS, TOEFL ve benzeri sınavlara girip aldığınız puanı gösteriyorsunuz. Bu tazminatların miktarı aldığınız puana ve çalıştığınız kuruma göre değişir. Özel sektörde meblağlar yüksek kamuda düşüktür. Maksimum 5000 TL’ye kadar dil tazminatı almak mümkün (2023 yılı için). Bunu kim istemez ki? Maddi kazanç bizim için en iyi motivasyon kaynaklarından biridir.

İkincisi: Yabancı bir sevgilinizin, eşinizin ya da arkadaşınızın olması. Bu durum bizi yabancı dil öğrenmeye mecbur kılıyor. Yabancı bir sevgiliniz, eşiniz ya da arkadaşınız varsa ya siz onun dilini öğreneceksiniz ya da o sizinkini. Ya da aranızda başka bir ortak iletişim dili bulacaksınız. Sonuçta dil dile değmeden dil öğrenilmez. Bir İngiliz sevgilim olsa mecburum bu dili öğrenmeye ha o Türkçe öğrenmek ister mi bilmiyorum.

Üçüncüsü: İyi bir işe girmek ya da yaptığın işte yükselmek: Bu da bizim için çok iyi bir motivasyon kaynağı olabilir sonuçta işin ucunda yine maddi kazanç var ve bugün neredeyse iş ilanlarının tamamında İngilizce bilen hatta ikinci yabancı dil bilen eleman aranıyor diye okuyoruz. Birçok insan bu yolla başlıyor yabancı dil öğrenmek için kasmaya.

Dördüncüsü: Merak. Bazı insanlar sırf meraktan dil öğrenir. Benim için de en başta böyle olmuştur. Daha sekiz on yaşlarındayken acaba bu şarkıda ne diyor ya da şurada ne yazıyor gibi merak ediyordum. Bu da benim yabancı dil öğrenmedeki en büyük motivasyon kaynağım oldu. Aynısı sizin için de en iyi motivasyon kaynağı olabilir.

Bunların dışında benim burada aklıma gelmeyen ama size özel başka durumlar en iyi motivasyon kaynağınız olabilir. Benim burada saydığım şıklardan hangisi veya hangileri size uyuyor? Bunu tespit edebildiniz mi? Sadece okulda İngilizce sınavını geçmek için dil öğrenmek istiyorsanız başarılı olamazsınız. Okullarda bu yüzden dil öğrenemiyoruz. Şimdi gelelim madalyonun arka yüzüne.

DİL ÖĞRENİMİNDE YAPTIĞIMIZ YANLIŞLAR NELER?

Neden ülkemizde yabancı dil öğreniminde başarılı değiliz? Bunun sebebi uyguladığımız yanlış yöntemler. Bu aptalca bulduğum yabancı dil yöntemlerinin ilki ‘‘boşluk doldurma’’.

Bu yöntem bana her zaman çok komik gelmiştir. Boşluk doldurma nedir yaa. Demek istediğim Amerika’ya gittin ve adres soracaksın. Şöyle mi dersin: ‘‘How can I ………. (burada susuyorsunuz boşluk var) ve karşınızdaki Amerikalı sizin cümlenizi tamamlıyor: ‘‘go to’’ sonra sen devam edeceksin konuşmaya ‘‘5th avenue’’ Size de saçma gelmedi mi? Demek istediğim bırakın İngilizceyi, Türkçe konuşurken cümlelerde boşluk bırakarak mı konuşuyoruz? Türkçeyi boşluk bırakarak mı öğrendik? Gramer kitaplarında bu boşluk doldurma saçmalığından bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Bu yüzden yabancı dil öğreten bir kitap alırken bakın içinde boşluk doldurma soruları varsa çöpe atın gitsin. Bir yabancı dil kursuna yazıldınız ve öğretmen size boşluk doldurmalı soru hazırlamışsa derhal kursu terk edin.

İkinci hatamız: ‘‘Türkçe düşünmek’’. Bunu zaten çoğu yerde duyarsınız. Bizim dilimiz ile yabancı diller arasında derin farklar var. Bunlardan en bilindik olanı article’lar. İngilizcedeki ‘‘the’’, Fransızcadaki ‘‘le’’ ve ‘‘la’’ yahut İtalyancadaki ‘‘lo’’ gibi. Bu article denilen şey Türkçede yok. Yine Türkçe cümle dizilişi dünyadaki nadir cümle dizilişlerinden biridir. Bu yapıya Macarca, Fince ya da Korece benziyor biraz.

Üçüncü hatamız: kelime ezberlemek: Ben de diyorum ki kelime değil cümle ezberleyin. Kelime ezberlemek sizi yanlışa sürükler. Mesela, ben ‘‘yüz’’ desem ne anlarsınız: ‘‘suda yüz’’, ‘‘yüzün solmuş’’, ‘‘yüzünden oku’’, ‘‘yüz numaraya gitti’’, ‘‘sen yüzünü soy gerisini ben hallederim’’ Ne yani hangisi?

Dördüncü hatamız: şarkı dinleyerek dil öğreneceğini sanmak: Tak kafana kulaklığı istersen sabaha kadar müzik dinle, bir işe yaramaz. Ben Türkçe şarkıları bile anlamıyorum bazen es kaza fark ediyorum 20 senedir dinlediğim şarkının sözleri aslında meğer farklıymış. Zaten şarkılarda kullanılan dil çoğunlukla argo ve yazılı dilden farklı. İçinde yalan yanlış bir sürü şey var. Boşuna vaktinizi şarkıyla türküyle harcamayın.

Beşinci hatamız: İşe konuşma dilini öğrenerek başlamamız. Eline kağıt kalem almadan dili öğrenemezsiniz. Bebekken, evet bu dili ilk konuşarak öğrendik fakat şunu da unutmayın henüz bebekken bir anadilimiz yoktu ve yazmayı bilmiyorduk. Konuşma dilini tabi ki ihmal etmeyeceğiz. Bunu yaparken standart konuşma diline odaklanmamız gerekiyor de bir standart yoktu. Farklı yörelerin farklı şivesi var. Mesela Çin’de mandarin Çincesi ile konuşmanız gerekir, ülkemizde İstanbul Türkçesi vardır.

Şimdi dili öğrenmek için yapmanız gerekenlerden bahsedeyim. İlki bir defter edinmek. Bu defter. Bu defter harita boy değil küçük olsun çünkü küçük defteri kullanmak ve onu yanınızda taşımak daha kolaydır. Bu deftere gramer kurallarını ve buna ilişkin örnek cümleleri yazmalısınız. Bir dilde ortalama 30 gramer kuralı vardır. Her gün bir tanesini deftere yazıp çalışsanız sizin için yeterli olur.

Dili mutlaka Türkçeden İngilizceye, Almancaya, Fransızcaya doğru öğrenmek gerekiyor. Bu çok önemli. Yani yukarıda bahsetmiş olduğum deftere önce Türkçe cümleyi yazın. Örneğin: ‘‘Ailemi severim’’ sonra altına İngilizcesini yazın: ‘‘I like my family’’. Bu işe başlayanlar bilirler. Hep şunu deriz: ‘‘Duyduğumu anlıyorum da kendimi ifade edemiyorum’. Bundan dolayı çalışma şekli İngilizceden Türkçeye doğru olursa sadece duyduğunu anlamakla kalırsın. Defteri bu şekilde kullanacağız. Önce Türkçe daha sonra İngilizce, Almanca ya da Fransızcası.

Bir diğer husus ise kelime ezberlemek yerine cümle ezberlemek. Ben hep bu şekilde çalıştım. Çünkü bir kelimenin anlamı cümlede geçtiği yere göre değişir. En güzeli en doğrusu cümle ezberlemek, ezberlemek derken demek istediğim kendini cümle olarak ifade edebilmek. Zaten bazı şeyler sizde artık otomatikleşir. Ezberlemek sözünü basma kalıp bir ezberleme olarak düşünmeyin lütfen. Şöyle açıklayayım: ‘‘Those who know the reality’’ burada ‘‘those’’ kelimesini kelime olarak ezberlersem ne demem gerekir? ‘‘Gerçeği bilen şunlar’’ Oysa bu cümlenin anlamı ‘‘Gerçeği bilenler’’ İşte kelime ezberleyerek yaptığımız en büyük hata bunu cümleye döktüğümüzde oluşan yanlışlar.

Bir diğer önemli husus, günlük notlarını yabancı dilde yazman. İçinden düşünürken yabancı dilde düşün. Bu senin o dilde otomatikleşmeni sağlayacaktır. Ve sonunda bu derece konsantre olduğun için rüyalarını bile İngilizce görmeye başlarsın.

İngilizce kitap okumaya ilk başta çocuk kitaplarından başlayabilirsiniz. Fakat bir iki çocuk kitabından sonra hemen normal kitaba geçiş yap. Ve aynı kitabı defalarca oku çünkü her seferinde zihninde o dile ait kalıplar daha iyi yerine oturacaktır. Aynı kitabı on kez yirmi kez okuyabilirsin. Anlamasan da oku. Ara sıra kitap üzerinde anlamadığın yerlere açıklayıcı küçük notlar al.

Sözlük kullanmak gibi bir niyetiniz varsa büyük sözlük alın çünkü küçük sözlükler size bir kelimenin sadece bir iki anlamını verip sizi yanlışa sürükleyebilirler.

Konuşma dilini geliştirmek için ise ilk başta çizgi film izleyin. Çizgi filmlerden sonra normal filmlere geçiş yapabilirsiniz. Sürekli tekrar yapmak çok önemli çünkü dili 3 ay kullanmazsan bildiğinin yarısını unutursun.

Bir dili en iyi onu anadili olarak konuşan kişilerden öğrenilir. Bunun için pratik yapacağınız kişilerin o dili anadili olarak kullanan kişiler olması önemli. İngilizceyi  ilerletmek için onu bir İngiliz, Amerikalı ya da Avustralyalıdan öğrenmek daha mantıklı olacaktır.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Minimalist Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version