Can Kırıklığı

12 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Birdenbire oluverir her şey.

Birden, yıllardır yaşamadığı sevinci yaşar insan. Rengârenk kuşlar tekrar kanat çırpar hayallerinde. Dünyadaki tüm çocukların neşesiyle dolar içi. Parmak uçlarına kadar hissettiği gözyaşlarıyla sel olan ıslak bir sevinç duyar. Hayatın en güzel anı oluverir o an.

Birdenbire de geliverir, toplanıverir kapkara bulutlar. Kötü hisler bir duman isi gibi siner insanın üstüne. İnsan iyileşene kadar, kimsenin duymadığı bu kokuyla uyanır sabahlara. Onu boğazlayan bir el vardır her an yanı başında. Nefes aldırmayan, giderek ağırlaştıran bir el.

Dünya dönmeye devam eder böyle zamanlarda. Akar gider zaman. Zihinlerimizdir aslında duruveren çaresizlikten. Ama bizler, hayat durur sanırız. Oysa devam eder durur farklı hayatlar.

Bir çiftçi, sabahın erken saatlerinde tarlasına doğru yol alır. Hasadın bol olacağını düşünür umutla. Derinden güvenir toprağa, teslim olur Yaradan’a.

Küçük bir çocuk, minicik parmaklarıyla boyama yapar bir kreşte. Başımızda dönen bulutlar bizde ne kadar griyse, onun resminde inadına mavi. Zihnimizdeki günler bizde zifiri karanlıkken, onda bolca güneşli.

Ve bir anne, kahvaltı hazırlar çocuklarına; dilinde türkü. Sıcacık sevgi akıtır onlara yüreğinden.

Bir babanın oğlu askerden gelmiştir. Bütün özlem, kapıdaki o ilk karşılaşmayla son buluverir.

Bir genç, beklediği bir işe yerleşmiştir. Avaz avaz bağırarak paylaşır sevincini.

Mutlu bir aile, pikniğe gidecektir alelacele.

Zaman ya da hayat değildir kötü olan. Kötü olan, olumsuz durum olarak kabul ettiğimizdir. Algılama biçimimizdir belki de kötü hissettiren. Başımıza gelen olaylara göre bir renge boyanır bence zaman. Zor zamanlarda simsiyah bir renge boyanır zaman. İyileştikçe ağarır ve eskir. İşte tam o noktada önem kazanır enerjimiz.

Gücümüz var mıdır zamanı yeniden elimize bir fırça alıp boyamaya?

Önce siyahlaşan, sonra griye dönen zamanın rengini rengârenk boyamaya gücümüz var mıdır?

Acıyı dibine kadar yaşayıp, yine yeniden güzelliklerin bizi bulacağına dair inancımız?

Yine bir kuş kanadı gibi çırpınır mı yüreğimiz heyecandan?

Yine eskisi kadar tat verir mi gün batımları?

Demli bir çayla buluşunca keyiflenir mi, dinlenir mi dertli gönüllerimiz?

En sevdiğimiz şarkı çıkınca mutlu olur muyuz aniden?

Görmemizin, duymamızın, sağlığımızın yerinde olmasının verdiği nimet duygusu siler mi hafızalarımızdan onca olumsuzluğu?

Aşılır mı onca dik yamaçlı tepeler?

Gönüller çıkar mı hazandan bahara?

Canımız çeker mi yine en sevdiğimiz yemekleri?

Çerçöp kokan, darmadağınık bir sokağı andıran zihinlerimizin temizliği ne zaman biter?

Ne zaman döner buralar denize çıkan çiçekli sokaklara?

Çokça düşünerek, çokça yorularak… ama ne olursa olsun, yeniden başlayarak…

 

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Öğretmen
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version