Çocuklara Uygulanan Duygusal İstismarın Sonuçları

Gonca Özdemir 38 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma

Yüzyıllardan var olan duygusal istismar, gün geçtikçe ruh sağlığını yitiren insanlar tarafından arttırılmaya devam ediyor. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde problemler yaratan bu travma stresi arttırmakla birlikte kaygı seviyesini de arttırmaktadır. Bu bağlamda ruh sağlığı bozukluklarına yeni tanılar saptanmakta ve tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

Özellikle ülkemizde yaşayan çocukları değerlendirdiğimizde, her iki çocuktan birinin duygusal istismara uğradığı saptanmıştır (Korkmazlar-Oral, Engin ve Büyükyazıcı, 2010). Çocuğa bakım veren bireyler tarafından devamlılık gösterilen ve çocuk üzerinde yıkıcı etkilere sahip davranışları duygusal istismar olarak değerlendirebiliriz. Bu süreçte çocuklar duygusal olarak sekteye uğramakta, düşünsel ve davranışsal problemlerle karşı karşıya gelmektedir. Iwaniec (2006)’ e göre duygusal istismar, çocuğun iyi olma halini yok eder ve çocuklarda davranışsal problemlere neden olur. Duygusal istismara maruz kalan çocuklar, istismara maruz kalmayan çocuklara göre daha çok içe veya dışa yönelim gösterebilirler ( Bolger ve ark., 2003). Duygusal istismara uğrayan çocuklarımızda gördüğümüz başlıca sorunlar; psikolojik sağlamlık, problemli davranışlar sergilemeleri ve öz yeterlilik diyebilmekteyiz.

Psikolojik sağlamlık, kişilerin karşı karşıya kaldıkları sorunlara rağmen ruh sağlıklarının ve fiziksel sağlıklarının gelişim göstermesidir. Aynı zamanda fark yaratan değişimler, olumsuzluklar veya risklerle karşılaşıldığında bireylerin başarılı şekilde bu durumu atlatmalarıdır (Stewars ve ark. 1997). Yapılan araştırmalara göre, duygusal istismar ve psikolojik sağlamlık arasında pozitif bir ilişki olduğu saptanamamıştır (Hussain ve Munaf, 2012). Arslan ve Kabasakal’ın 2014 yılında yaptığı bir araştırmada ise, ergenlik sürecinde maruz kalınan duygusal istismar ile bireylerin psikolojik sağlamlığı düşmektedir. Bu bağlamda psikolojik sağlamlığı olan bireylerin daha fazla çözüm odaklı yaklaştığını ve problemlerini çözebildiğini söyleyebiliriz.

Duygusal istismara maruz kalan bireylerde görülen problemli davranışlar, ergenlikte görülen alkol, sigara ve madde kullanımı, suça karışma, intihar eylemi, beslenme alışkanlıklarında bozukluklar diyebiliriz. Özellikle de aile tarafından uygulanan duygusal istismar ile bireyler bu problemli davranışlara daha fazla yönelmektedir. Burada şunu söyleyebiliriz; psikolojik sağlamlığı olan bireylerin problemli davranışlara yönelimi daha azdır.

Günümüzde öz yeterlilik, öz saygı daha da çok zayıflamakta, çocuklarımızın ve gençlerimizin problemleri artmaktadır. Öz yeterlilik, kişilerin hedeflerine ve başarıya ulaşmaları için,kendi becerilerine yönelik inançlarıdır (Bandura, 1997). Tabi ki de duygusal istismara uğrayan kişiler, öz yeterliliğe sahip olamamaktadır. Çünkü olumsuz düşünce yapılarına sahiptirler. Telef ve Karaca’nın 2011 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, öz yeterlilik, kişilerin davranışları üzerinde önemli bir role sahiptir. Öz yeterliliğe sahip kişiler, duygu, düşünce ve davranışları ile ruh sağlığını koruyabilmektedirler. Bu bağlamda öz yeterliliğe sahip olan ergenlerin, problemli davranışlarla baş etme yöntemleri daha güçlü ve etkilidir (Bandura, 1994).

Sonuç olarak, hem aile hem de çevre tarafından duygusal istismara uğrayan bireyler problemli davranışlar sergilemekte, psikolojik sağlamlık sağlayamamakta, öz yeterlilik hissedememektedir. Bu üç faktör onların hayatlarının şekillenmesinde fazlasıyla etkilidir. Ergenlik sürecinde fazlasıyla maruz kalınan istismar sonucu, gençler madde, alkol, sigara kullanımına başlamakta ve öz yeterliliğe sahip olamadıkları için farkındalıklarını yitirmektedirler. Çocukların olumsuz etiketlenmeleri, yargılanmaları ve eleştirilmelerine neden olan duygusal istismar sonucu, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, duygu durum bozukluğu rahatsızlığı her geçen gün artmakta ve toplum ruh sağlığını yok etmektedir. Bu noktada yapmamız gereken, kişisel gelişimimizi arttırmak, toplumu bilinçlendirici konuşma ve projelerde bulunmaktır.

Sevgiyle kalın…


Kaynaklar:

  • Arslan, G. ve Kabasakal, Z. (2014a). Ergenlikte Algılanan Duygusal İstismar ve Psikolojik Sağlamlık Arasındaki İlişki, VI International Congress of Educational Research, Hacettepe University: Ankara.
  • Bandura, A. (1994). Self-Efficacy. In V. S. Ramachaudran (Ed.), Encyclopedia of human behavior (Vol. 4, pp. 71–81). New York: Academic Press.
  • Bolger, K. E. ve Patterson, C. J. (2003). Sequelae of Child Maltreatment: Vulnerability ad Resilience.
  • S. S. Luthar (Ed.), Resilience and Vulnerability: Adaptation in The Context of Childhood Adversities (pp. 156–181). New York: Cambridge University Press.
  • Hussain, S. ve Munaf, S. (2012). Perceived Father Acceptance-Rejectıon in Childhood and Psychological Adjustment in Adulthood, International Journal of Business and Social Science, 3, 1.
  • Iwaniec, D. (2006) The Emotionally Abused and Neglected Child: Identification, Assessment and Inter,Ntion A Practice Handbook, JohnWileySon, Ltd, England.
  • Korkmazlar-Oral, Ü., Engin, P. ve Büyükyazıcı, Z. (2010). Türkiye’de Çocuk İstismarı ve Aile İçi Şiddet Araştırması: Özet Raporu. Ankara: T.C. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu.
  • Telef, B. B. ve Karaca, R. (2011). Ergenlerin Öz-Yeterliklerinin ve Psikolojik Semptomlarının İncelenmesi. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8(16), 499-518.
  • Stewart, M., Reid, G.J. ve Mangham, C. (1997). Fostering Children’s Resilience. Journal of Pediatric Nursing, 12 (1).
Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Uzm. Psikolog
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version