Duygusal Çeviklik Ama Nasıl?

Nilüfer Şen 100 Görüntüleme Yorum ekle
2 Dak. Okuma

Son zamanlarda oldukça gündemde ve popüler olan bir kavram rezilyans. Kitaplarda, kişisel gelişim seminerlerinde, TED konuşmalarında sıklıkla karşımıza çıkıyor. İngilizcesi “Resilience” olan bu kavram çeşitli kaynaklardan dilimize “çeviklik”, “dayanıklılık” veya “dirençlilik” olarak çevrilmektedir. Peki nedir bu rezilyans ve neden bu kadar önemli? Herkesin dilindeki duygusal çeviklik nedir?

Sağlam irade veya çelik gibi sinirler mi?  Hem evet hem hayır. Daha doğrusu sadece bu değil. Peki hayatındaki kişilerin tutumundan ve çevresel faktörlerden hiç etkilenmeden buldozer gibi yoluna devam etmek midir? Tabi ki hayır. Öyleyse nedir?

Öncelikle duygusal olarak çevik bir insan biricikliğini özümsemiştir. Kendisi bu evrende tektir. Bunu bilir. Ancak kendisi gibi diğer insanların da biricik olduğunu kabul eder. Evrendeki bir toz zerresidir insan. Ama aynı zamanda toz zerresindeki evrendir de. Duygusal açıdan dayanıklı insan yaratıcı gücüne inanır. Yaratılana saygı duyar ve sevgi besler. Özeleştiri ve özsaygı dengesini iyi korur. Kendini acımasızca eleştirmez. Fakat çevresindekilerin makul uyarılarına kulak asmadan kibir çukuruna da düşmez. Hatalarından ders alır. Engelleri birer basamak olarak görür. Kendine bir şeylerin neden yapılamayacağı konusunda sonsuz bahaneler bulmak yerine nasıl yapılacağı konusunda yollar bulur. Gerçekçidir. Hesaplanabilir riskler alır. İyimserdir. Pembe gözlüklerinin tozunu alması gerektiği zamanı da; onları çıkarması gereken zamanı da bilir.  Özdenetim ve öz disipline sahiptir. Öfke, kıskançlık, korku, pişmanlık, umutsuzluk duygularını da en az neşe, heyecan, güven, gurur, coşku, umut kadar benimser. Bu olumsuz duygularının farkındadır. Onlarla kendini sabote etmeyecek ve başkalarına karşı yıkıcı olmayacak şekilde başa çıkmasını bilir. Duygularının düşüncelerinden doğduğunu anlamıştır. Düşüncelerin ise kimi zaman daldan dala atlayan bir maymun; kimi zamansa dört nala bir yılkı atı gibi koşturduğunu bildiğinden kendine hakim olur. Büyük bir merakla yaşam boyu öğrenmenin peşindedir. Bir hayat öğrencisidir aslında. Hırsa mesafeli azme yakın durur.

Özetle yaşamı olduğu gibi kabul eden, olayları iyi ya da kötü diye tanımlamak yerine deneyim olarak gören, geçmişi, bugünü ve geleceği arasında dengeli bir bütünlük kuran, merkezinde kalmayı seçen, dingin kişi duygusal olarak çevik bir kişidir diyebiliriz.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version