En Büyük Engel Kalplerdeki Sevgisizlik

Burak Kadir Türkkan 24 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma

Bugün sizlere 3 Aralık Dünya Engelliler günü ile ilgili bir şeyler yazmak istedim.
Dünyada ve ülkemizde her yıl 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olarak kutlanılmaktadır. Peki ya bizler, bu günün anlam ve önemini ne kadar idrak edebiliyoruz?

Çevremizde hayatımızın bir çok noktasında engelli insanlarla karşılaşıyoruz. Onlara sanki başka bir evrenden gelen insanlar gibi davranıp (özürlü) kavramını kullanıyoruz. Esas bu kavram biz her şeyi ile tam olarak dünyaya gelen ama kalpleri kirlenmiş insanların -tabiri caizse- affınıza sığınıyorum, at gözlüğü takarak onları görmezden geliyoruz ve otobüste onların yerlerini işgal ediyoruz. Yolda yürüdükleri kaldırımlara, ya dükkanımız daha çok para kazansın diye eşya yada masa sandalye koyuyoruz yada onların geçeceği yerlere araba park ediyoruz. Bizler vicdanlarımızı rahatlatmak adına sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapıyoruz. Hangimiz onların dertlerine derman olduk, hangimiz onlarla ağladık, hangimiz onlarla güldük? Hiç birimiz… Peki, hangimiz engelli bir bireye aşık olup onunla hayatını birleştirdi? Onun eksik yanını tamamladı? Birazdan okuyacağınız olayda her şeye rağmen onu tamamlayan, onunla birlikte bir bütün olan bir adamın aşkını yazacağım.

Hikayemizin kahramanı Kemal, hayatı boyunca hiç bir zorluk çekmemiş, her şeyi olan 34 yaşında bir delikanlı bir gün karşısına yüreği güzel temiz hayatın boyunca hep zorluklarla mücadele eden Büşra isimli kız ile tanışır. Kendisiyle aynı yaşta olan ama doğarken doktor hatası yüzünden bir ayağı kısa olan ve hayatını protez bacakla idame ettiren bir kızdır. Kemal bir gün rahatsızlığı nedeniyle tedavi için gittiği hastanede hasta karşılama bölümünde çalışan genç kız Büşra ile ufak bir yanlış anlaşılma sonucu tanışırlar. Genç bayan, intihar etme derecesine kadar götürebilecek bir sevgiyle bir adamla evlenmiş. Ama, adam gün geçtikçe genç kızla alay etmiş, onu aşağılamış, onu hor görmeye başlamış. Tabi şiddetli geçimsizlikten dolayı ayrılmışlar. Genç kız bir daha evlenmemeye yemin etmiş, çünkü herkes ona engelli, işe yaramaz gözüyle bakmış ve hor görmüş, hatta çalıştığı hastane yönetimi bile engelli kadrosundan işe alırken; bu haliyle bize nasıl yardımcı olabilir, bizi ve hastaneyi rezil eder… diye tereddüt etmişler. Ama sanılanın aksine kendinden bile daha emin adımlarla çalışıp azim etmiş, işine dört elle sarılmış. Kemal Büşra ile tartıştığı gün ondan özür dilemek için kahve içmeye davet ettiğinde bu konular açılmış. Kemal de varlıklı birisi, çevresi olan bir delikanlı olduğu için bir genç kızın hayatını kurtarmak isterken gözüne aldığı darbe sonucu bir gözünü kaybetmiş aile ve doktoru haricinde bu olayı bilen yokmuş. Büşra ile konuşurken her şeyi baştan sona kadar anlattı. Genç kız delikanlıya bir kez daha hayran kaldı. Onu koruyup kollayacak, sahip çıkacak birisi mi diyerek düşüncelere daldı. Ya benimle alay ederse, ya beni küçük görürse, diyerek zaman içinde önce arkadaş oldular. Bir gün oğlan çiçek yaptırıp yüzük alarak genç kızın çalıştığı hastaneye gitti ona evlenme teklif edecekti. Kapıdan içeri girdiğinde kendini adam zanneden ama adam bile olmayan bir şahsın Büşra’ya bıçak çekerek tehdit ettiğini ve çevredekilerin müdahale etmediğini görünce daha önceden yaptığı gibi genç kızın önüne kendini siper etti ve şahıs elindeki bıçağı Kemal’in göğsüne sapladı. Ve yere yığıldı. Şahsı gözaltına alıp götürdüler. Kemal yere yığıldığında Büşra yanına çöktü ve korkma ben yanındayım dedi. Kemal zor nefes alıyordu ve Büşra’ya evlenme teklif etti. Büşra’da bu halde kabul etmiyorum, beni bırakıp gitme diyerek ilk defa uzun yıllar sonra göz yaşı döktü. Kemal’i ameliyata aldılar, uzun süren bir ameliyattan sonra sol ciğerinin yarısını almışlardı. Kemal gözlerini açtığında karşısında doktor ve Büşra vardı. Ameliyatın iyi geçtiğini söyledi, ancak ciğerinizin yarısını almak zorunda kaldık dedi. Büşra doktorun arkasında için için ağlıyordu. Kemal önce Büşra’ya sonra doktora dönerek; Doktor, merak etmeyin, benim ciğerimin kalan kısmı yanınızda. Ben onunla birlikte bir ömür boyu nefes alacağım, siz merak etmeyin dedi. Büşra dönerek; Bu bir evlenme teklifi mi diye sorunca, Kemal; Evet ciğer parem benim. Ben seni, sende beni ömrümüzün sonuna kadar tamamlayacağız inşallah dedi. Doktor üzerinizden çıkan eşyalar çekmecede dediğinde, Kemal çekmeceye doğru uzandı. Doktor; Kemal bey zorlamayın kendinizi, daha yeni çıktınız ameliyattan dedi. Kemal, derin bir nefes alarak; Doktor, bir kutu olacaktı bana uzatır mısınız lütfen dedi. Doktor kutuyu verdikten sonra tekrar derin nefes alarak “Büşra, bu hasta yatağında yatan adamın bir ömür boyu nefesi olur musun” diye sordum. Büşra da “evet” dedi ve evlendiler, mutlu bir hayatları oldu. Allah herkese böyle bir aşk nasip etsin inşallah.

Yazımı Kuran-ı Kerim’den şu ayetle bitirmek istiyorum.

Tevbe, 9/91: “Allah’a ve Elçisine karşı samimi oldukları sürece güçsüzlerin, hastaların, harcayacak bir şey bulamayanların kendilerini sıkıntıya sokmaları gerekmez. Güzel davranan kimselerin aleyhine yapılacak bir şey yoktur. Allah bağışlar, ikramda bulunur.”

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version