Enaniyet ve Mükemmellik Çağı

Mustafa Yılmaz 25 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Enaniyet; “ben” anlamına gelen, Arapça “Ene – أنا” kökünden dilimize geçmiştir. Türeyerek, benlik-bencillik olarak hayatımızda yerini almıştır.

Enaniyetli insan ne demek?

Bana göre enaniyetli insan; hayatı kendinden ibaret zanneden, sadece kendi mutluluğu ve refahını önemseyen, biraz durumu güzelleşince çevresine tepeden bakan, kendi mutlu değilse çevresine de mutsuzluk saçan, negatif bir varlığa dönüşen insandır.

Aslan burcu bir insan olmama rağmen, enaniyet ve egodan pek hazzetmediğimi söyleyebilirim.

Kendini sevmek, kendinle barışık bir insan olmak, kendinin farkında olmak ile enaniyet arasındaki ince çizginin de farkında olmak gerekir. İnsan kendisini sevmeli, kendisiyle barışık olmalı, kendinin farkında olmalı. İsteyip çabaladıktan sonra biz insanların yapamayacağı şey yoktur. Sabah uyanınca ya da evden çıkmadan aynaya baktığımızda, kendimize motive edici ve güzel telkinlerde bulunmalıyız ki, güne bir sıfır önde başlayalım. “Evet ben bunu yapabilirim, bugün negatif olan hiçbir şeyin enerjimi tüketmesine izin vermeyeceğim, negatif insanların ayağıma takmaya çalıştıkları çelmelerde düşmeyeceğim, ben istersem kimse mutluluğuma ve gülümsememe engel olamaz” diyerek evden çıkarsak, beynimizde bu işi kazanarak güne başlarsak, görün bakın o pozitiflik size ne güzel dönecek.

Ama enaniyetli insan ne yapar? “En iyi benim, ben iyiysem başkalarının ne durumda olduğu umurumda olmaz, zor durumda para istediğim insanların iyi durumda yüzlerine bakmam, daima her konuda ben haklıyımdır, eleştiriye gelemem, bir hata varsa karşımdakindedir, bir suçlu varsa benim dışımdaki herkestir” görüşüyle dünyaya bakan, her negatiflikte of, puf eden, hayata negatif enerjisini dağıtan, insanı kendinden iten bir bireydir. Bu yüzden, kendini sevmek ve enaniyet arasında farkı bilmek önemlidir.

İnsan, ‘ben’liğiyle değil ‘sen’liğiyle yaşamalı. Sen senin farkında olursan, benliğin seni ele geçiremez. Enaniyet, kibir, ego yükseldikçe insan da o kadar alçalır. İnsan; alçak gönüllü oldukça, sahip olmadıklarına takılarak değil sahip olduklarının farkında oldukça, yaşamayı, hayatı, insanları, çevresini sevip kendisiyle barışık ve etrafına pozitif enerji yaydıkça, nezaketini, edebini, üslubunu korudukça yükselmeye devam edecektir. İnsanı insan yapan budur. Enaniyet ve kibirden uzak ama kendini daima seven, kendinin farkında olan, kendine inanan biri olmalı ve hayatı en başta kendimiz ve sonra da çevremizdeki herkes için yaşanabilir hale getirebiliriz. Biz istersek olmayacak şey yoktur. Bunu birlikte başarabiliriz. Buna da, çevremizdeki negatif insanlara dokunup, kendilerinin farkına varmalarını, hayatlarının güzelleşmesinin temel kaynağının “sevgi” olduğunu anlamalarını sağlayarak başlayabiliriz.

Gülümseyin, mutlu kalın, evrene pozitif enerjinizi yayın. Gülmeyi özledik, en çok buna ihtiyacımız var. Kendinize güzel davranın, nice gülümsemelere…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version