Bazen içimde tarifsiz bir hüzünle uyanıyorum sabaha. Gökyüzü masmavi, kuşlar neşeyle ötüyor belki ama benim içimde fırtınalar var. Yüzümde yapmacık bir tebessüm, içimde susturamadığım bir isyan… Gülsem mi, ağlasam mı bilmiyorum.
Bir yanım diyor ki: “Hayat devam ediyor, güçlü ol!” Diğer yanım, gözlerimi dolu dolu yaparak fısıldıyor: “Yoruldun… Hem de çok yoruldun.” Güçlü görünmek için sustuğum her an, içimde başka bir şey ölüyor sanki. Her sustuğumda, bir hayalim eksiliyor kalbimden.
Bazen aynaya bakıyorum… Gözlerimin içinde kaybolmuş bir ben görüyorum. Kimim ben gerçekten? İnsanların görmek istediği kişi mi, yoksa kendi içimde susturduklarım mı?
Kendime sorular soruyorum geceleri:
“Bu hayat gerçekten benim mi?”
“Ben mi yaşıyorum, yoksa sadece hayatta kalmaya mı çalışıyorum?”
Cevaplar sessiz… Ya da belki ben duymak istemiyorum.
Kalbimle aklım sürekli kavga hâlinde. Kalbim diyor ki: “İnan, sev, hisset…” Aklım fısıldıyor: “Koru kendini, unut, geç…” İki uçurum arasında bir ipte yürüyor gibiyim. Düşmemek için gülüyorum. Ama içimden ağlamak geçiyor.
Kendimi bulmak istiyorum… Ama önce kaybettiğim yerleri keşfetmem gerekiyor. O en karanlık köşelerde bıraktığım çocukluğumu, inandığım masumlukları, kırıldığım anları ve “iyi olacağım” diye kendime yalan söylediğim geceleri…
Ne garip… İnsan bazen en çok kahkaha attığı anda en derin acıyı hissediyor. Bazen herkesin içinde gülüyorsun, ama bir köşede kendi iç sesinle sessizce ağlıyorsun. Mutluluk maskesinin altında gizlenmiş bir yalnızlık, bir bekleyiş, bir hasret var. Anlayan yok. Dinleyen yok. Sadece sen ve içindeki yankılar…
Bir tebessüm koyuyorum dudaklarıma, sahte ama gerekli. Çünkü insanlar acılardan değil, neşelerden beslenmek istiyor. Kimse bir başkasının yarasını görmek istemiyor. Hal böyleyken, en karanlık zamanlarda bile “iyiyim” demeyi öğreniyor insan.
Oysa ne çok anlatmak isterdim… “Bak, burada canım yanıyor” demek ne büyük cesaret olurdu. Ama ne mümkün! Kimse duymak istemiyor gerçeği. Çünkü gerçeğin tadı acı, sesi kırık, yüzü soluktur. Oysa insanlar hep neşeli yalanlara meyillidir.
İşte böyle…
Gülsem mi, ağlasam mı?
Belki de ikisini aynı anda yapmalı insan… Çünkü bazen bir damla gözyaşı, en derin kahkahanın gölgesinde saklıdır. Ve bazen bir tebessüm, içinde bin parçaya bölünmüş bir yüreğin çığlığıdır.